Kadın olmanın çeşitli kültürlerde dayatılan görevler ve sorumluluklar ile birlikte zorlukları da getirdiğini belirten uzmanlar, bu durumun kadının psikolojik sağlamlığı üzerinde olumsuz etkilerine dikkat çekiyor. Uzmanlara göre, psikolojik şiddetle baş etmede en önemli unsur kişinin kendini iyi tanıması. Kendini iyi tanıma, baş etme mekanizmasını güçlendiriyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Cemre Ece Gökpınar Çağlı, kadınların aile içerisinde görevlerinin yanı sıra sosyal hayat ve iş hayatında birçok rolü bir arada üstlendiklerine dikkat çekti.
Kadınlar psikolojik şiddete maruz kalabiliyor
Cemre Ece Gökpınar Çağlı,"kadın" olmanın çeşitli kültürlerde dayatılan görevler ve sorumluluklar ile birlikte zorlukları da beraberinde getirdiğini belirterek "Kadın rolüne yüklenen ve sadece o rolde gerçekleştirilmesi beklenen ve dayatılan görevler kadınların psikolojik sağlamlılıklarına olumsuz etkilerde bulunabilmektedir. Hem ev hem iş yerinde aktif rol alması beklentisi oluşturulan kadınlar her iki ortamda da psikolojik şiddete maruz kalabilmektedir. Örneğin çalışan bir kadının ev işlerinin de sadece kendisinden beklenmesi durumunda kendisini yetersiz hissedebilir. Yemek yapmak, çamaşır yıkamak, çocuğu uyutmak gibi ortak görevlerin sadece kadından beklenmesi, çalışsın ya da çalışmasın kadına yapılan bir baskıdır.Veya işe alımlarda kadın personelin doğum yapma ve izin ihtimali, evleneceği zaman iş performansının düşeceği gibi olumsuz inançlar da işe alım süreçlerinde kadın adayların tercih edilmemesine yol açabilmektedir. Bir başka örnekte de yönetici pozisyonunda olan kadınlara yönelik önyargılar ile birlikte "sayılmama", "değer görmeme" gibi örneklere maruz kalabilmektedir" diye konuştu.
Kendini tanıma, baş etme mekanizmasını güçlendiriyor
Kişinin kendisine yöneltilen psikolojik şiddeti içselleştirmesi ve meyilli olması halinde bu durumun kişinin özsaygısını ciddi ölçüde etkileyeceğini kaydeden Cemre Ece Gökpınar Çağlı, "Öncelikli olarak kişinin psikolojik sağlamlılık ve özsaygısını güçlendirmesi gerekmektedir. Bu durumu içselleştirmemek ve baş etmek için öncelikle farkındalığının yüksek olması, şiddetin kaynağını iyi tanımlaması gerekmektedir. Kişinin kendisini tanıması ve düşüncelerinin duygularını ne denli yönettiğinin farkında olması baş etme mekanizmasını güçlendirecektir. Dünyayı algılayış biçimimiz duygularımıza, duygularımız da davranışlarımıza yön verecektir. Bu nedenle öncelikle kendimizi tanıyıp daha sonraki basamakta başkalarını tanımayı öğrenmemiz ve işlevsel olan yollar ile çözüme gitmemiz gerekmektedir" dedi.
Tükenmişlik sendromuna dikkat!
Kadınların toplumsal rolleri, üzerindeki görevlerin çokluğu nedeniyle kimi zaman tükenmişlik sendromu yaşayabileceğini de belirten Cemre Ece Gökpınar Çağlı,"Tükenmişlik sendromu kişinin ruhen ve bedenen kendisini yorgun çökkün bitkin hissetmesi olarak basitçe tariflenebilir. Kişinin çalışacak, eğlenecek ve günlük aktivitelerini bile yerine getirecek güç ve motivasyonu kendisinde bulmaması tükenmişliğin bir göstergesidir. Kimi zaman kişinin baş etme mekanizmalarının da zayıflaması ile birlikte stres ve öfke yönetiminde de güçlük yaşadığı söylenebilir. Kişi zaman içerisinde işten uzaklaşmaya, geç gitmeye, odaklanmada güçlük yaşamaya, karar vermede zorlanmaya başlayabilir. Unutkanlık ve organize olmakta güçlük yaşanması da tükenmişlik sendromunda gözlemlediğimiz belirtilerdendir" dedi.
Psikolojik şiddet, tükenmişliğe yol açabiliyor
Uzun süreli maruz kalınan mobbing – psikolojik şiddetin kişide tükenmişliğe yol açabildiğine dikkat çeken Cemre Ece Gökpınar Çağlı, "Öğrenilmiş çaresizlik olarak adlandırdığımız kavramda kişi ne yaparsa yapsın sonucun olumsuz bir şekilde sonuçlanacağını düşünürse denemekten vazgeçecektir. Uzun süreli mobbinge uğrayan kişi ne yaparsa yapsın sonucun değişmeyeceği ve bu şiddetin devam edeceği düşüncesi oluşur ise kişi denemekten vazgeçecek ve sonunda yorgun ve tükenmiş hissedecektir. Bu durum beraberinde depresyon, kaygı bozuklukları, uyku bozuklukları, öfke kontrol güçlükleri, panik atak, alkol madde kullanım bozuklukları gibi ruhsal hastalıklara yol açabilir. Bahsedilen tüm bu ruhsal rahatsızlıklar kişinin stresörlerinin doğru saptanması ve kişiye özel oluşturulacak doğru tedaviler ile kontrol altına alınabilmektedir" diye konuştu.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Cemre Ece Gökpınar Çağlı, kadınların aile içerisinde görevlerinin yanı sıra sosyal hayat ve iş hayatında birçok rolü bir arada üstlendiklerine dikkat çekti.
Kadınlar psikolojik şiddete maruz kalabiliyor
Cemre Ece Gökpınar Çağlı,"kadın" olmanın çeşitli kültürlerde dayatılan görevler ve sorumluluklar ile birlikte zorlukları da beraberinde getirdiğini belirterek "Kadın rolüne yüklenen ve sadece o rolde gerçekleştirilmesi beklenen ve dayatılan görevler kadınların psikolojik sağlamlılıklarına olumsuz etkilerde bulunabilmektedir. Hem ev hem iş yerinde aktif rol alması beklentisi oluşturulan kadınlar her iki ortamda da psikolojik şiddete maruz kalabilmektedir. Örneğin çalışan bir kadının ev işlerinin de sadece kendisinden beklenmesi durumunda kendisini yetersiz hissedebilir. Yemek yapmak, çamaşır yıkamak, çocuğu uyutmak gibi ortak görevlerin sadece kadından beklenmesi, çalışsın ya da çalışmasın kadına yapılan bir baskıdır.Veya işe alımlarda kadın personelin doğum yapma ve izin ihtimali, evleneceği zaman iş performansının düşeceği gibi olumsuz inançlar da işe alım süreçlerinde kadın adayların tercih edilmemesine yol açabilmektedir. Bir başka örnekte de yönetici pozisyonunda olan kadınlara yönelik önyargılar ile birlikte "sayılmama", "değer görmeme" gibi örneklere maruz kalabilmektedir" diye konuştu.
Kendini tanıma, baş etme mekanizmasını güçlendiriyor
Kişinin kendisine yöneltilen psikolojik şiddeti içselleştirmesi ve meyilli olması halinde bu durumun kişinin özsaygısını ciddi ölçüde etkileyeceğini kaydeden Cemre Ece Gökpınar Çağlı, "Öncelikli olarak kişinin psikolojik sağlamlılık ve özsaygısını güçlendirmesi gerekmektedir. Bu durumu içselleştirmemek ve baş etmek için öncelikle farkındalığının yüksek olması, şiddetin kaynağını iyi tanımlaması gerekmektedir. Kişinin kendisini tanıması ve düşüncelerinin duygularını ne denli yönettiğinin farkında olması baş etme mekanizmasını güçlendirecektir. Dünyayı algılayış biçimimiz duygularımıza, duygularımız da davranışlarımıza yön verecektir. Bu nedenle öncelikle kendimizi tanıyıp daha sonraki basamakta başkalarını tanımayı öğrenmemiz ve işlevsel olan yollar ile çözüme gitmemiz gerekmektedir" dedi.
Tükenmişlik sendromuna dikkat!
Kadınların toplumsal rolleri, üzerindeki görevlerin çokluğu nedeniyle kimi zaman tükenmişlik sendromu yaşayabileceğini de belirten Cemre Ece Gökpınar Çağlı,"Tükenmişlik sendromu kişinin ruhen ve bedenen kendisini yorgun çökkün bitkin hissetmesi olarak basitçe tariflenebilir. Kişinin çalışacak, eğlenecek ve günlük aktivitelerini bile yerine getirecek güç ve motivasyonu kendisinde bulmaması tükenmişliğin bir göstergesidir. Kimi zaman kişinin baş etme mekanizmalarının da zayıflaması ile birlikte stres ve öfke yönetiminde de güçlük yaşadığı söylenebilir. Kişi zaman içerisinde işten uzaklaşmaya, geç gitmeye, odaklanmada güçlük yaşamaya, karar vermede zorlanmaya başlayabilir. Unutkanlık ve organize olmakta güçlük yaşanması da tükenmişlik sendromunda gözlemlediğimiz belirtilerdendir" dedi.
Psikolojik şiddet, tükenmişliğe yol açabiliyor
Uzun süreli maruz kalınan mobbing – psikolojik şiddetin kişide tükenmişliğe yol açabildiğine dikkat çeken Cemre Ece Gökpınar Çağlı, "Öğrenilmiş çaresizlik olarak adlandırdığımız kavramda kişi ne yaparsa yapsın sonucun olumsuz bir şekilde sonuçlanacağını düşünürse denemekten vazgeçecektir. Uzun süreli mobbinge uğrayan kişi ne yaparsa yapsın sonucun değişmeyeceği ve bu şiddetin devam edeceği düşüncesi oluşur ise kişi denemekten vazgeçecek ve sonunda yorgun ve tükenmiş hissedecektir. Bu durum beraberinde depresyon, kaygı bozuklukları, uyku bozuklukları, öfke kontrol güçlükleri, panik atak, alkol madde kullanım bozuklukları gibi ruhsal hastalıklara yol açabilir. Bahsedilen tüm bu ruhsal rahatsızlıklar kişinin stresörlerinin doğru saptanması ve kişiye özel oluşturulacak doğru tedaviler ile kontrol altına alınabilmektedir" diye konuştu.