Türk Dermatoloji Derneği Dermatoloji Uzmanlık Sonrası Eğitim Kurulu (DUSEK)'nun düzenlediği "Kozmetik Dermatoloji Kursu" Ankara'da gerçekleştirildi.
Türk Dermatoloji Derneği Üyesi ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Şentürk, yaptığı açıklamada, cilt sağlığının özellikle mevsim dönüşlerinde çok etkilendiğini ve birtakım sorunlara yol açabildiğini söyledi.
Münih Teknik Üniversitesi araştırması
Yurt dışında gerçekleştirilen iki bilimsel çalışmayla hava sıcaklığındaki düşüşlerin, deride bağışıklık ve sinir sisteminde etkili olan "histamin" isimli kimyasal bileşiğin salınımını artırarak, kaşıntıya neden olduğu ve egzamayı tetiklediği belirlendi.
Kış mevsiminin gelmesi ve hava sıcaklıklarının hızla düşmesiyle birlikte cilt problemlerinde artış görüldüğünü ifade eden Şentürk, soğuk havada en sık cilt kuruluğu ile karşılaşıldığını belirtti. Şentürk, soğuk havanın deride kızarıklık, şişme, kaşıntı gibi belirtileri bulunan egzamada da artışa neden olduğuna dikkati çekti.
Soğuk havanın, hassas cilt yapısına sahip kişilerde egzama gelişme riskini de artırdığına vurgu yapan Şentürk, "Egzamaya yatkın olan kişiler, düşük hava sıcaklığından daha çok etkileniyor. Soğuk havada dışarıda rüzgar, içeride de merkezi ısıtmanın kullanıldığı yerlerde cilt kuruluğu artıyor. Soğuğa bağlı egzamada, özellikle el ya da alt bacağın yan kısımlarında porselen çatlağı gibi kızarık zeminde ince deride çatlaklar oluşur." dedi.
Hava sıcaklığındaki düşüşün egzama gelişme riskini artırdığına yönelik bilimsel çalışmaların yapıldığını ve bunların alandaki tıp dergilerinde yayımlandığını anlatan Şentürk, şunları kaydetti:
"Münih Teknik Üniversitesi (Technische Universitat München) Allerji ve Dermatoloji Bölümü'nde yapılan bir araştırmada, ortam ısısındaki hafif düşüşlerin bile, örneğin 32'den 25 dereceye düşüş gibi özellikle egzamaya yatkın olan kişilerde deride histamin salınımını artırarak, kaşıntıya neden olduğu gösterildi. Bunun yanı sıra J Fam Health Care isimli tıp dergisinde soğuk havanın egzamayı tetiklediğini gösteren ayrı bir çalışma yayımlandı."
"Kese, lif uygulamaları cilt kuruluğunu artırıyor"
Kış aylarında, ciltte kuruluğun artmasında banyo alışkanlıklarının da etkili olduğuna dikkati çeken Şentürk, kese, lif gibi uygulamaların kış aylarında yapılmasının deride kurumaya yol açtığını söyledi.
Prof. Dr. Şentürk, egzaması olan, kaşıntı ve kuruluk şikayeti olanların, banyoda kurutucu duş jelleri yerine nemlendirici içerikli ürünleri tercih etmeleri, aşırı sıcak sudan, kese ve lif uygulamalarından kaçınılması gerektiğini aktardı.
Banyo sonrası ilk üç dakika içinde vücudun nemlendirilmesinin önem taşıdığını dile getiren Şentürk, "Banyo sonrasında vücut sert havluyla kurulanmamalı. Yumuşak bir havluyla vücudun nemi alınarak, ince bir tabaka halinde nemlendirici kullanılması, egzamayı önleme açısından çok katkı sağlar, kuru kaşıntıyı tedavi eder. Soğuk ve kuru havanın egzamayı artırdığı unutulmamalı. Bu nedenle egzamaya yatkın kişilerin bu aylarda önlem alması gerekiyor." diye konuştu.
"Bağışıklık sistemi baskılanan hastalar dikkatli olmalı"
Şentürk, egzamanın tedavi edilmediğinde estetik açıdan da rahatsız edici sonuçlar doğurduğunu, hastanın bölgeyi sürekli kaşımasına bağlı olarak enfeksiyon gelişmesine yol açabildiğini ifade etti.
Enfeksiyonun bu kişilerde iyileşirken iz bırakabildiğinin da altını çizen Şentürk, "Bağışıklık sistemi baskılandığı hasta gruplarında, kanser hastalarında soğuk havada çok daha daha dikkatli olmaları, cilt sağlıklarını korumaları, ciltlerini nemlendirmeleri, egzama gelişmemesi ve kaşıntıya bağlı oluşabilecek enfeksiyonlar açısından çok daha dikkatli olmaları gerekiyor." uyarısında bulundu.
Türk Dermatoloji Derneği Üyesi ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Şentürk, yaptığı açıklamada, cilt sağlığının özellikle mevsim dönüşlerinde çok etkilendiğini ve birtakım sorunlara yol açabildiğini söyledi.
Münih Teknik Üniversitesi araştırması
Yurt dışında gerçekleştirilen iki bilimsel çalışmayla hava sıcaklığındaki düşüşlerin, deride bağışıklık ve sinir sisteminde etkili olan "histamin" isimli kimyasal bileşiğin salınımını artırarak, kaşıntıya neden olduğu ve egzamayı tetiklediği belirlendi.
Kış mevsiminin gelmesi ve hava sıcaklıklarının hızla düşmesiyle birlikte cilt problemlerinde artış görüldüğünü ifade eden Şentürk, soğuk havada en sık cilt kuruluğu ile karşılaşıldığını belirtti. Şentürk, soğuk havanın deride kızarıklık, şişme, kaşıntı gibi belirtileri bulunan egzamada da artışa neden olduğuna dikkati çekti.
Soğuk havanın, hassas cilt yapısına sahip kişilerde egzama gelişme riskini de artırdığına vurgu yapan Şentürk, "Egzamaya yatkın olan kişiler, düşük hava sıcaklığından daha çok etkileniyor. Soğuk havada dışarıda rüzgar, içeride de merkezi ısıtmanın kullanıldığı yerlerde cilt kuruluğu artıyor. Soğuğa bağlı egzamada, özellikle el ya da alt bacağın yan kısımlarında porselen çatlağı gibi kızarık zeminde ince deride çatlaklar oluşur." dedi.
Hava sıcaklığındaki düşüşün egzama gelişme riskini artırdığına yönelik bilimsel çalışmaların yapıldığını ve bunların alandaki tıp dergilerinde yayımlandığını anlatan Şentürk, şunları kaydetti:
"Münih Teknik Üniversitesi (Technische Universitat München) Allerji ve Dermatoloji Bölümü'nde yapılan bir araştırmada, ortam ısısındaki hafif düşüşlerin bile, örneğin 32'den 25 dereceye düşüş gibi özellikle egzamaya yatkın olan kişilerde deride histamin salınımını artırarak, kaşıntıya neden olduğu gösterildi. Bunun yanı sıra J Fam Health Care isimli tıp dergisinde soğuk havanın egzamayı tetiklediğini gösteren ayrı bir çalışma yayımlandı."
"Kese, lif uygulamaları cilt kuruluğunu artırıyor"
Kış aylarında, ciltte kuruluğun artmasında banyo alışkanlıklarının da etkili olduğuna dikkati çeken Şentürk, kese, lif gibi uygulamaların kış aylarında yapılmasının deride kurumaya yol açtığını söyledi.
Prof. Dr. Şentürk, egzaması olan, kaşıntı ve kuruluk şikayeti olanların, banyoda kurutucu duş jelleri yerine nemlendirici içerikli ürünleri tercih etmeleri, aşırı sıcak sudan, kese ve lif uygulamalarından kaçınılması gerektiğini aktardı.
Banyo sonrası ilk üç dakika içinde vücudun nemlendirilmesinin önem taşıdığını dile getiren Şentürk, "Banyo sonrasında vücut sert havluyla kurulanmamalı. Yumuşak bir havluyla vücudun nemi alınarak, ince bir tabaka halinde nemlendirici kullanılması, egzamayı önleme açısından çok katkı sağlar, kuru kaşıntıyı tedavi eder. Soğuk ve kuru havanın egzamayı artırdığı unutulmamalı. Bu nedenle egzamaya yatkın kişilerin bu aylarda önlem alması gerekiyor." diye konuştu.
"Bağışıklık sistemi baskılanan hastalar dikkatli olmalı"
Şentürk, egzamanın tedavi edilmediğinde estetik açıdan da rahatsız edici sonuçlar doğurduğunu, hastanın bölgeyi sürekli kaşımasına bağlı olarak enfeksiyon gelişmesine yol açabildiğini ifade etti.
Enfeksiyonun bu kişilerde iyileşirken iz bırakabildiğinin da altını çizen Şentürk, "Bağışıklık sistemi baskılandığı hasta gruplarında, kanser hastalarında soğuk havada çok daha daha dikkatli olmaları, cilt sağlıklarını korumaları, ciltlerini nemlendirmeleri, egzama gelişmemesi ve kaşıntıya bağlı oluşabilecek enfeksiyonlar açısından çok daha dikkatli olmaları gerekiyor." uyarısında bulundu.