Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Genada Sinani, "Aşı karşıtlığının gün geçtikçe artması, aşı ile önlenebilen hastalık vakalarının artmasına yol açabilir. Bu yüzden aşı karşıtlığı, halk sağlığı için risk taşıyor" dedi.
Dünya tarihinde aşı, bulaşıcı hastalıklardan korunmak için en etkin, en başarılı ve en düşük maliyetli sağlık uygulamalarından biri olarak kabul ediliyor. Hastalıkların ortaya çıkması durumunda, tedavi masrafları aşılar ile karşılaştırıldığında aşı uygulamalarının daha ucuz olduğu ve maliyet yönünden avantajlar sağladığı ortaya konmuştur.
Altınbaş Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Genada Sinani, giderek arttığı gözlenen aşı karşıtlığı ve olası sonuçlarını değerlendirdi. Dr. Sinani, bazı ebeveynlerdeki aşı yaptırmama eğiliminin yanlış bilgilenme, yaşam tarzı, kişisel ve toplumsal inançlar, aşılamanın etkinliği, güvenilirliği ve bileşenlerine karşı duyulan şüpheden kaynaklandığını ifade etti.
Eser miktarda koruyucu madde
Aşı ve aşılama hakkındaki yanlış bilgilenmeye dair örnek de veren Dr. Sinani şunları söyledi:
"Aşıların toksik olduğuna, cıva, alüminyum ve diğer tehlikeli kimyasallar içerdiğinden otizm ve çeşitli hastalıklara yol açtığına dair iddialar ortaya atılır. Aşılarda yer alan tiyomersal (etil-civa), antimikrobiyal özellikte bir koruyucu maddedir ve çok dozlu aşılarda, mikroorganizmaların bulaşmasını engellemek için kullanılır. Alüminyum tuzları ise bazı aşıların etkisini artırmak amacıyla eser miktarda kullanılıyor. Aslında bu maddelerle hepimiz günlük hayatta da karşılaşıyoruz."
"Aşının tehlikeli yan etkileri yok"
Uzun bilimsel çalışmalar sonucunda üretilen aşıların kullanıma sunulmadan önce klinik çalışmalarla etkinlik ve güvenilirlik testlerine tabi tutulduğunu kaydeden Dr. GenadaSinani, "Çoğu aşının uygulandığı yerde geçici olarak hafif ağrı, kızarıklık veya ateş gibi yan etkileri dışında tehlikeli yan etkileri yoktur. Bu tür küçük semptomları risk gibi göstermek doğru bir yaklaşım değil" dedi.
"Aşılanmamak daha büyük bir risk"
Reçeteli ilaçlarda olduğu gibi, aşılar nedeniyle de nadiren gelişebilen bazı reaksiyonlara rastlanabildiğini ifade eden Dr. GenadaSinani, "Tabii bunlar da sürekli araştırılıyor ve aşılar daha da geliştiriliyor. Dolayısıyla aşılanmamak, çok daha büyük bir risktir ve tehlikelidir. Rutin aşılama programlarıyla aşı yoluyla önlenebilir hastalıklar büyük oranda azaltılıyor. Bu yüzden yüksek aşılama oranları bulaşıcı hastalıkların önlenmesi için çok önemli" diye konuştu.
Dr. GenadaSinani, immün yanıt oluşturarak vücudun hastalıklardan korunmasını sağlayan aşılamayla toplumun sağlığının korunduğunu vurguladı. Dr. Sinani, "Aşı karşıtlığının gün geçtikçe artması, aşı ile önlenebilen hastalık vakalarının artmasına yol açabilir. Bu yüzden aşı karşıtlığı, halk sağlığını riske atıyor" ifadelerini kullandı.
Kimi ülkelerde para cezası var
Toplum sağlığını korumak amacıyla yüksek aşılama oranlarını yakalamak için birçok ülkede zorunlu aşı uygulamasının bulunduğunu anlatan Dr. GenadaSinani, "Kanada ve İngiltere gibi bazı ülkelerde gönüllü aşılama programları uygulanırken Avustralya'da da aşılamayı teşvik edici devlet politikaları bulunuyor. Kimi ülkelerde ise aşı yaptırmamak para cezasına tâbi" diye konuştu.
Polio, kızamık ve boğmaca aşıları zorunlu
Polio (çocuk felci), boğmaca ve kızamık aşısının birçok ülkede yapılması zorunlu aşılar arasında yer aldığına dikkat çeken Dr. GenadaSinani, "Her ülkenin kendine özgü ulusal aşı takvimi var. Bu takvim, zaman içinde ihtiyaçlar doğrultusunda güncelleniyor. Türkiye'de çocukluk döneminde 13 bulaşıcı hastalığa karşı rutin olarak ücretsiz aşı uygulaması var. Anne ve baba tarafından bağışıklama programında yer alan bir aşının yapılmasının kabul edilmemesi durumunda, kendilerinden aşılamaya izin vermediklerine dair bilgilendirme onam formu alınıyor."
"Kişisel tercih değil, toplumsal gereklilik önemli"
Dr. GenadaSinani, aşı olmamayı tercih etmenin bir insan hakkı olduğuna yönelik görüşlerin hatırlatılması üzerine şunları söyledi:
"Aşılanmayla hastalıktan sadece aşılanmış kişi değil, toplum da korunuyor. Aşılanan kişi sayısının artması, toplumda hastalık yapan patojenlerin (mikropların) yayılması ve salgın çıkması ihtimalini azaltıyor. Bu şekilde toplumsal bağışıklık da sağlanmış oluyor. Yani aşı aslında kişinin sadece kendisini değil, toplumda yaşayan diğer kişilerin sağlığını da ilgilendiriyor. Dolayısıyla aşı kişisel bir tercih olmaktan çok, toplum sağlığı için bir gereklilik."
Güçlü aşı programı öneriliyor
Dr. GenadaSinani'nin verdiği bilgiye göre Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) zorunlu aşılama konusunda resmi bir görüşü yok. Ancak aşılama oranlarının düşmesi durumunda zorunlu aşı uygulamalarını öneriyor. DSÖ genel olarak ülkelere, aşı etkinliği ve güvenilirliği konusunda toplumsal farkındalığı ve bilinci artırmak amacıyla uzun vadeli çalışmalar yapılmasını, aşılamayla ilgili sorulara her an cevap verebilecek iyi hazırlanmış güçlü bir program oluşturulmasını öneriyor.
İtalya ve Fransa'da aşısız çocuğa okul yasağı
Dr. GenadaSinani, tüm dünyada, özellikle gelişmiş ülkelerde, aşıyla önlenebilir hastalıkların, gönüllü veya zorunlu aşılama programları yoluyla büyük ölçüde azaltıldığını söyledi.
Muhtemel salgınları önlemek ve toplumsal bağışıklığı artırmak için ulaşılması gereken asgari aşılama oranını yakalamak amacıyla kimi ülkelerde aşı yaptırmamaya karşı bazı yaptırımlar uygulandığını anlatan Dr. Sinani, "Son yıllarda Fransa ve İtalya gibi bazı ülkelerde, en çok tartışılan aşılardan biri olan KKK (kızamık-kızamıkçık-kabakulak) aşısı da dahil olmak üzere, ulusal aşı takvimindeki aşıları yaptırılmamış çocukların okula kaydedilmesi yasalar ile kısıtlanmış durumda" dedi.
Aşısızlık kızamık vakalarını artırdı
Günden güne aşılanan çocuk sayısının düşmesi yüzünden aşı ile önlenebilen hastalıkların halk sağlığını tehdit ettiğinin altını çizen Dr. Genada Sinani, "Son zamanlarda kızamık vakalarının artması bunun en güncel örneğidir" dedi. Türkiye'de aşılamanın önemini anlatmak için halka açık eğitimler düzenlendiğini hatırlatan Dr. Sinani, toplum sağlığı için bir gereklilik kabul edilmesinden dolayı zorunlu aşı uygulamalarına ilişkin yasal düzenlemelerin de gündeme geldiğini söyledi. Yaygın aşılamanın kesintiye uğramaması amacıyla çalışmalar yürütüldüğünü anlatan Dr. Sinani, bununla ilgili bir yasa değişikliği önerisi hazırlanarak TBMM ve Sağlık Bakanlığına sunulduğunu kaydetti.
Aşı karşıtlığı başarıyı yıkabilir
"Aşı uygulamaları hepimizin sağlığı için çok değerlidir" diyen Dr. Sinani, bu konuda yapılması gerekenlere ilişkin görüşlerini şöyle dile getirdi:
"Başarılı immünizasyon programlarından sonra DSÖ, 1980 yılında çiçek hastalığının tüm dünyada sona erdiğini duyurmuş. Bununla birlikte çocuk felci (poliomyelit) gibibirçok hastalık için karşılaşılan vaka sayısı azalmış ve ilerleme kaydedilmiş. Halk sağlığı alanında büyük çabalar sonucu elde edilen bu başarılar, giderek artan aşı karşıtlığı nedeniylemaalesef kolay yok olabilir ve hastalıklar salgın yaparak toplum sağlığını tehdit edebilir. Bu yüzden, aşıların önemini sürekli hatırlatmak gerekiyor."
Anti-aşı kampanyaları ve yanlış bilgilendirme
Aşıların etkinliği ve güvenilirliği bilimsel çalışmalarla ispatlanmış olsa da,anti-aşı kampanyalar düzenlendiğine dikkat çeken Dr. GenadaSinani, bu kampanyaların aşı konusunda yanlış bilgilerin yayılmasına yol açtığını vurguladı. Aşı karşıtlığının yol açtığı yanlış bilgilendirmeyi önleme konusunda medyaya büyük rol düştüğünü anlatan Dr. Sinani, "Bu yüzdenyazılı ya da görsel medyada toplumun her kesimine yönelik uzman kişiler tarafından insanların şüphelerini giderecek bilgilendirmeler yapılmalı. Sağlık personeli tarafından aşının yapılma nedeni ve içeriği hakkında detaylı bilgi verilebilir. Aşılanmama durumunda insanları nelerin beklediğine dair bilgiler paylaşılabilir. Aşının önemini vurgulayan video, afişler ve kamu spotları hazırlanabilir. Aşı karşıtlığının çok büyük sorunlara yol açabileceği unutulmamalı" ifadelerini kullandı.
Dünya tarihinde aşı, bulaşıcı hastalıklardan korunmak için en etkin, en başarılı ve en düşük maliyetli sağlık uygulamalarından biri olarak kabul ediliyor. Hastalıkların ortaya çıkması durumunda, tedavi masrafları aşılar ile karşılaştırıldığında aşı uygulamalarının daha ucuz olduğu ve maliyet yönünden avantajlar sağladığı ortaya konmuştur.
Altınbaş Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Genada Sinani, giderek arttığı gözlenen aşı karşıtlığı ve olası sonuçlarını değerlendirdi. Dr. Sinani, bazı ebeveynlerdeki aşı yaptırmama eğiliminin yanlış bilgilenme, yaşam tarzı, kişisel ve toplumsal inançlar, aşılamanın etkinliği, güvenilirliği ve bileşenlerine karşı duyulan şüpheden kaynaklandığını ifade etti.
Eser miktarda koruyucu madde
Aşı ve aşılama hakkındaki yanlış bilgilenmeye dair örnek de veren Dr. Sinani şunları söyledi:
"Aşıların toksik olduğuna, cıva, alüminyum ve diğer tehlikeli kimyasallar içerdiğinden otizm ve çeşitli hastalıklara yol açtığına dair iddialar ortaya atılır. Aşılarda yer alan tiyomersal (etil-civa), antimikrobiyal özellikte bir koruyucu maddedir ve çok dozlu aşılarda, mikroorganizmaların bulaşmasını engellemek için kullanılır. Alüminyum tuzları ise bazı aşıların etkisini artırmak amacıyla eser miktarda kullanılıyor. Aslında bu maddelerle hepimiz günlük hayatta da karşılaşıyoruz."
"Aşının tehlikeli yan etkileri yok"
Uzun bilimsel çalışmalar sonucunda üretilen aşıların kullanıma sunulmadan önce klinik çalışmalarla etkinlik ve güvenilirlik testlerine tabi tutulduğunu kaydeden Dr. GenadaSinani, "Çoğu aşının uygulandığı yerde geçici olarak hafif ağrı, kızarıklık veya ateş gibi yan etkileri dışında tehlikeli yan etkileri yoktur. Bu tür küçük semptomları risk gibi göstermek doğru bir yaklaşım değil" dedi.
"Aşılanmamak daha büyük bir risk"
Reçeteli ilaçlarda olduğu gibi, aşılar nedeniyle de nadiren gelişebilen bazı reaksiyonlara rastlanabildiğini ifade eden Dr. GenadaSinani, "Tabii bunlar da sürekli araştırılıyor ve aşılar daha da geliştiriliyor. Dolayısıyla aşılanmamak, çok daha büyük bir risktir ve tehlikelidir. Rutin aşılama programlarıyla aşı yoluyla önlenebilir hastalıklar büyük oranda azaltılıyor. Bu yüzden yüksek aşılama oranları bulaşıcı hastalıkların önlenmesi için çok önemli" diye konuştu.
Dr. GenadaSinani, immün yanıt oluşturarak vücudun hastalıklardan korunmasını sağlayan aşılamayla toplumun sağlığının korunduğunu vurguladı. Dr. Sinani, "Aşı karşıtlığının gün geçtikçe artması, aşı ile önlenebilen hastalık vakalarının artmasına yol açabilir. Bu yüzden aşı karşıtlığı, halk sağlığını riske atıyor" ifadelerini kullandı.
Kimi ülkelerde para cezası var
Toplum sağlığını korumak amacıyla yüksek aşılama oranlarını yakalamak için birçok ülkede zorunlu aşı uygulamasının bulunduğunu anlatan Dr. GenadaSinani, "Kanada ve İngiltere gibi bazı ülkelerde gönüllü aşılama programları uygulanırken Avustralya'da da aşılamayı teşvik edici devlet politikaları bulunuyor. Kimi ülkelerde ise aşı yaptırmamak para cezasına tâbi" diye konuştu.
Polio, kızamık ve boğmaca aşıları zorunlu
Polio (çocuk felci), boğmaca ve kızamık aşısının birçok ülkede yapılması zorunlu aşılar arasında yer aldığına dikkat çeken Dr. GenadaSinani, "Her ülkenin kendine özgü ulusal aşı takvimi var. Bu takvim, zaman içinde ihtiyaçlar doğrultusunda güncelleniyor. Türkiye'de çocukluk döneminde 13 bulaşıcı hastalığa karşı rutin olarak ücretsiz aşı uygulaması var. Anne ve baba tarafından bağışıklama programında yer alan bir aşının yapılmasının kabul edilmemesi durumunda, kendilerinden aşılamaya izin vermediklerine dair bilgilendirme onam formu alınıyor."
"Kişisel tercih değil, toplumsal gereklilik önemli"
Dr. GenadaSinani, aşı olmamayı tercih etmenin bir insan hakkı olduğuna yönelik görüşlerin hatırlatılması üzerine şunları söyledi:
"Aşılanmayla hastalıktan sadece aşılanmış kişi değil, toplum da korunuyor. Aşılanan kişi sayısının artması, toplumda hastalık yapan patojenlerin (mikropların) yayılması ve salgın çıkması ihtimalini azaltıyor. Bu şekilde toplumsal bağışıklık da sağlanmış oluyor. Yani aşı aslında kişinin sadece kendisini değil, toplumda yaşayan diğer kişilerin sağlığını da ilgilendiriyor. Dolayısıyla aşı kişisel bir tercih olmaktan çok, toplum sağlığı için bir gereklilik."
Güçlü aşı programı öneriliyor
Dr. GenadaSinani'nin verdiği bilgiye göre Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) zorunlu aşılama konusunda resmi bir görüşü yok. Ancak aşılama oranlarının düşmesi durumunda zorunlu aşı uygulamalarını öneriyor. DSÖ genel olarak ülkelere, aşı etkinliği ve güvenilirliği konusunda toplumsal farkındalığı ve bilinci artırmak amacıyla uzun vadeli çalışmalar yapılmasını, aşılamayla ilgili sorulara her an cevap verebilecek iyi hazırlanmış güçlü bir program oluşturulmasını öneriyor.
İtalya ve Fransa'da aşısız çocuğa okul yasağı
Dr. GenadaSinani, tüm dünyada, özellikle gelişmiş ülkelerde, aşıyla önlenebilir hastalıkların, gönüllü veya zorunlu aşılama programları yoluyla büyük ölçüde azaltıldığını söyledi.
Muhtemel salgınları önlemek ve toplumsal bağışıklığı artırmak için ulaşılması gereken asgari aşılama oranını yakalamak amacıyla kimi ülkelerde aşı yaptırmamaya karşı bazı yaptırımlar uygulandığını anlatan Dr. Sinani, "Son yıllarda Fransa ve İtalya gibi bazı ülkelerde, en çok tartışılan aşılardan biri olan KKK (kızamık-kızamıkçık-kabakulak) aşısı da dahil olmak üzere, ulusal aşı takvimindeki aşıları yaptırılmamış çocukların okula kaydedilmesi yasalar ile kısıtlanmış durumda" dedi.
Aşısızlık kızamık vakalarını artırdı
Günden güne aşılanan çocuk sayısının düşmesi yüzünden aşı ile önlenebilen hastalıkların halk sağlığını tehdit ettiğinin altını çizen Dr. Genada Sinani, "Son zamanlarda kızamık vakalarının artması bunun en güncel örneğidir" dedi. Türkiye'de aşılamanın önemini anlatmak için halka açık eğitimler düzenlendiğini hatırlatan Dr. Sinani, toplum sağlığı için bir gereklilik kabul edilmesinden dolayı zorunlu aşı uygulamalarına ilişkin yasal düzenlemelerin de gündeme geldiğini söyledi. Yaygın aşılamanın kesintiye uğramaması amacıyla çalışmalar yürütüldüğünü anlatan Dr. Sinani, bununla ilgili bir yasa değişikliği önerisi hazırlanarak TBMM ve Sağlık Bakanlığına sunulduğunu kaydetti.
Aşı karşıtlığı başarıyı yıkabilir
"Aşı uygulamaları hepimizin sağlığı için çok değerlidir" diyen Dr. Sinani, bu konuda yapılması gerekenlere ilişkin görüşlerini şöyle dile getirdi:
"Başarılı immünizasyon programlarından sonra DSÖ, 1980 yılında çiçek hastalığının tüm dünyada sona erdiğini duyurmuş. Bununla birlikte çocuk felci (poliomyelit) gibibirçok hastalık için karşılaşılan vaka sayısı azalmış ve ilerleme kaydedilmiş. Halk sağlığı alanında büyük çabalar sonucu elde edilen bu başarılar, giderek artan aşı karşıtlığı nedeniylemaalesef kolay yok olabilir ve hastalıklar salgın yaparak toplum sağlığını tehdit edebilir. Bu yüzden, aşıların önemini sürekli hatırlatmak gerekiyor."
Anti-aşı kampanyaları ve yanlış bilgilendirme
Aşıların etkinliği ve güvenilirliği bilimsel çalışmalarla ispatlanmış olsa da,anti-aşı kampanyalar düzenlendiğine dikkat çeken Dr. GenadaSinani, bu kampanyaların aşı konusunda yanlış bilgilerin yayılmasına yol açtığını vurguladı. Aşı karşıtlığının yol açtığı yanlış bilgilendirmeyi önleme konusunda medyaya büyük rol düştüğünü anlatan Dr. Sinani, "Bu yüzdenyazılı ya da görsel medyada toplumun her kesimine yönelik uzman kişiler tarafından insanların şüphelerini giderecek bilgilendirmeler yapılmalı. Sağlık personeli tarafından aşının yapılma nedeni ve içeriği hakkında detaylı bilgi verilebilir. Aşılanmama durumunda insanları nelerin beklediğine dair bilgiler paylaşılabilir. Aşının önemini vurgulayan video, afişler ve kamu spotları hazırlanabilir. Aşı karşıtlığının çok büyük sorunlara yol açabileceği unutulmamalı" ifadelerini kullandı.