İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Meftun Çulpan, ülkemizde ve de dünya genelinde yaygın olarak görülen idrar kaçırma hastalığı hakkında önemli bilgiler verdi.
İdrar kaçırma (Üriner İnkontinans); günlük yaşamda hijyenik ve sosyal problemlere yol açan ve hastalarının yaşam kalitesini düşüren istemsiz idrar kaçırma durumu olarak tanımlanmaktadır. İdrar kaçırma yaşamı tehdit eden bir hastalık olmasa da; devamlı ıslaklık ve bu durumun yol açtığı irritasyon depresyona varan derecelerde, duygusal problemlere yol açabilmektedir. Bu durum; hastaların günlük aktivitelerini, iş yaşamlarını ve cinsel hayatlarını olumsuz etkilemektedir. Hastalar genellikle bu tür durumlarda aktivitelerden ve sıvı alımından kaçınmaktadırlar.
Risk Faktörlerine Dikkat!
Hem kadınlarda hem de erkeklerde oranlar yaşla birlikte artmakla birlikte 20-49 yaş arası kadınlarda yüzde 6-20, 50 yaş üzerinde ise yüzde 20-40 oranında idrar kaçırma görülmektedir. Erkeklerde ise bu oran yaklaşık yüzde 17 civarındadır. İleri yaş, obezite, şeker hastalığı gibi eşlik eden sistemik ve nörolojik hastalıklar, idrar yolu enfeksiyonları, normal vajinal yolla çok sayıda ve zorlu doğum öyküsü, genetik yatkınlık, östrojen yetmezliği veya dışarıdan maruz kalınan hormonlar, radyoterapi ve sigara; kadınlarda en sık görülen risk faktörlerindendir. Erkeklerde ise bunlara ek olarak prostat hastalıkları ve cerrahileri idrar kaçırmaya sebep olan risk faktörlerindendir.
"Altta Yatan Sebebe Göre Çeşitli Şekillerde Görülebilir"
İdrar kaçırma aslına bakılırsa bir hastalık değil bir semptomdur ve altta yatan sebebe göre çeşitli şekillerde görülebilmektedir. En sık görülen iki tipten birinde idrar kaçırma; gülme, öksürme, hapşırma, efor, egzersiz gibi karın içi basıncın arttığı fiziksel aktivitelerle birlikte görülür ve stres tipte idrar kaçırma olarak tanımlanır. Diğer sık görülen tipte ise; ani tuvalete gitme ihtiyacı hissi ile birlikte tuvalete yetişemeden hastalar idrar kaçırmaktadır ve sıkışma tipi idrar kaçırma olarak tanımlanır. Tarif edilen her iki tip idrar kaçırma aynı kişide görülebilmektedir ve bu durum da karışık tip idrar kaçırma adını alır. Bunların yanında, doğuştan olan anatomik bir bozukluğa ya da cerrahi sonrası idrar tutma mekanizmalarının hasarlanmasına bağlı olarak; devamlı idrar kaçırma, hastanın idrarını boşaltamaması ve sonrasında mesane kapasitesine ulaşılıp damla damla idrar kaçırma şeklinde gelişen taşma tipinde idrar kaçırma gibi durumlarla da karşılaşılabilmektedir. İdrar kaçırmanın tedavi edilebilmesi için en önemli aşama, sebeplerin doğru anlaşılmasıdır. Bunu yapmanın yolu da tecrübeli bir hekim tarafından ayrıntılı bir hastalık öyküsü alınması ve yine ayrıntılı bir fizik muayene yapılmasıdır. Sonrasında tedavi aşamasına geçmeden önce, gerekli laboratuvar incelemeleri yapılarak, sorunun sebepleri saptanır ve uygun tedavi verilebilir.
Tedaviye başlanırken her zaman en basit yöntemden başlamak gerekmektedir. Bu yöntemler:
* Yaşam tarzı değişiklikleri;
- Günlük en az 1500 cc su içilmeli
- Kafeinli, asitli içecek ve alkol tüketimi azaltılmalı
- Baharatlı yiyecekler ve yapay tatlandırıcıların alımı azaltılmalı
- Kilo verilmeli
- Kabız kalınmamalı, bunun için bol lifli gıdalarla beslenilmeli
- Sigara bırakılmalı
* Mesane eğitimi uygulamaları
* Pelvik taban kas egzersizi uygulamaları
* İlaç tedavileri
* Biyo-geribildirim uygulamaları
* Sinir stimulasyonu uygulamaları
* Mesane kasına BOTOX uygulamaları
* Cerrahi tedaviler
Tanısı konulan bir hastanın şikayetlerinin türü ve şiddetine göre yukarıda belirtilen tedavi yöntemlerinden biri ya da birkaçı belirlenir ve hastaya uygun bir protokol uygulanır. Bir yöntemin işe yaramaması durumunda genellikle daha komplike yönteme geçilerek tam bir iyileşme sağlanabilmektedir.
İdrar kaçırma (Üriner İnkontinans); günlük yaşamda hijyenik ve sosyal problemlere yol açan ve hastalarının yaşam kalitesini düşüren istemsiz idrar kaçırma durumu olarak tanımlanmaktadır. İdrar kaçırma yaşamı tehdit eden bir hastalık olmasa da; devamlı ıslaklık ve bu durumun yol açtığı irritasyon depresyona varan derecelerde, duygusal problemlere yol açabilmektedir. Bu durum; hastaların günlük aktivitelerini, iş yaşamlarını ve cinsel hayatlarını olumsuz etkilemektedir. Hastalar genellikle bu tür durumlarda aktivitelerden ve sıvı alımından kaçınmaktadırlar.
Risk Faktörlerine Dikkat!
Hem kadınlarda hem de erkeklerde oranlar yaşla birlikte artmakla birlikte 20-49 yaş arası kadınlarda yüzde 6-20, 50 yaş üzerinde ise yüzde 20-40 oranında idrar kaçırma görülmektedir. Erkeklerde ise bu oran yaklaşık yüzde 17 civarındadır. İleri yaş, obezite, şeker hastalığı gibi eşlik eden sistemik ve nörolojik hastalıklar, idrar yolu enfeksiyonları, normal vajinal yolla çok sayıda ve zorlu doğum öyküsü, genetik yatkınlık, östrojen yetmezliği veya dışarıdan maruz kalınan hormonlar, radyoterapi ve sigara; kadınlarda en sık görülen risk faktörlerindendir. Erkeklerde ise bunlara ek olarak prostat hastalıkları ve cerrahileri idrar kaçırmaya sebep olan risk faktörlerindendir.
"Altta Yatan Sebebe Göre Çeşitli Şekillerde Görülebilir"
İdrar kaçırma aslına bakılırsa bir hastalık değil bir semptomdur ve altta yatan sebebe göre çeşitli şekillerde görülebilmektedir. En sık görülen iki tipten birinde idrar kaçırma; gülme, öksürme, hapşırma, efor, egzersiz gibi karın içi basıncın arttığı fiziksel aktivitelerle birlikte görülür ve stres tipte idrar kaçırma olarak tanımlanır. Diğer sık görülen tipte ise; ani tuvalete gitme ihtiyacı hissi ile birlikte tuvalete yetişemeden hastalar idrar kaçırmaktadır ve sıkışma tipi idrar kaçırma olarak tanımlanır. Tarif edilen her iki tip idrar kaçırma aynı kişide görülebilmektedir ve bu durum da karışık tip idrar kaçırma adını alır. Bunların yanında, doğuştan olan anatomik bir bozukluğa ya da cerrahi sonrası idrar tutma mekanizmalarının hasarlanmasına bağlı olarak; devamlı idrar kaçırma, hastanın idrarını boşaltamaması ve sonrasında mesane kapasitesine ulaşılıp damla damla idrar kaçırma şeklinde gelişen taşma tipinde idrar kaçırma gibi durumlarla da karşılaşılabilmektedir. İdrar kaçırmanın tedavi edilebilmesi için en önemli aşama, sebeplerin doğru anlaşılmasıdır. Bunu yapmanın yolu da tecrübeli bir hekim tarafından ayrıntılı bir hastalık öyküsü alınması ve yine ayrıntılı bir fizik muayene yapılmasıdır. Sonrasında tedavi aşamasına geçmeden önce, gerekli laboratuvar incelemeleri yapılarak, sorunun sebepleri saptanır ve uygun tedavi verilebilir.
Tedavide Bunlara Dikkat!
Tedaviye başlanırken her zaman en basit yöntemden başlamak gerekmektedir. Bu yöntemler:
* Yaşam tarzı değişiklikleri;
- Günlük en az 1500 cc su içilmeli
- Kafeinli, asitli içecek ve alkol tüketimi azaltılmalı
- Baharatlı yiyecekler ve yapay tatlandırıcıların alımı azaltılmalı
- Kilo verilmeli
- Kabız kalınmamalı, bunun için bol lifli gıdalarla beslenilmeli
- Sigara bırakılmalı
* Mesane eğitimi uygulamaları
* Pelvik taban kas egzersizi uygulamaları
* İlaç tedavileri
* Biyo-geribildirim uygulamaları
* Sinir stimulasyonu uygulamaları
* Mesane kasına BOTOX uygulamaları
* Cerrahi tedaviler
Tanısı konulan bir hastanın şikayetlerinin türü ve şiddetine göre yukarıda belirtilen tedavi yöntemlerinden biri ya da birkaçı belirlenir ve hastaya uygun bir protokol uygulanır. Bir yöntemin işe yaramaması durumunda genellikle daha komplike yönteme geçilerek tam bir iyileşme sağlanabilmektedir.