Meme kanseri kadınlarda en sık rastlanan kanser türü olarak karşımıza çıkıyor. Kadın kanser
ölümlerinde ikinci sırada yer alan meme kanseri, her 8 kadından birini tehdit ediyor. Türkiye'de özellikle meme kanserine yakalananların yaşlarının gençleşmesi tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor.
Memorial Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü'nden Prof. Dr. Cenap Dener, Meme Kanseri Farkındalık Ayı'nda hastalık ve tedavisi ile ilgili önemli bilgiler verdi.
Egzersiz yapın obeziteden korunun
Yaşam sitili ve alışkanlıklar, çevresel faktörler ve genetik kanser geçişi meme kanseri risk artışında rolü olabilecek faktörlerdir. Birçok çalışma, meme kanseri riskine egzersiz yapmanın olumlu etkisini, obezitenin ve yağ yönünden zengin beslenme alışkanlıklarının olumsuz etkisini ortaya koymuştur. Meme kanseri riskini ortaya koyacak genetik testler konusunda da çok hızlı ilerlemeler olmuştur. Araştırmacılar son yıllarda kan dolaşımında serbest dolaşan tümör hücrelerini saptayacak testler bulmuş ve ülkemiz de dahil olmak üzere kullanıma sunmuşlardır. Özellikle meme kanseri hastalığını tam olarak tedavi ettiğimizi kabul ettiğimiz vakaların bir kısmında hastalık yeniden var olabilmekte ve tekrar karşımıza çıkabilmektedir. Dolaşan tümör hücrelerini saptayan testler ile bu tip vakalarda henüz bir metastaz (tümörün bir organa sıçraması) klinik olarak ortada yokken bu tümör hücreleri kanda saptanabilmektedir. Bu konuda halen en kısıtlayıcı şey test maliyetlerinin yüksek olmasıdır.
Gelişen teknoloji ile yeni görüntüleme yöntemleri teşhisi kolaylaştırıyor
Meme kanseri teşhis alanında da önemli gelişmeler olmaktadır. Sintimamografi adı verilen yöntemde meme kanser hücrelerine tutunabilen bir radyoaktif madde hastaya verilerek meme kanser hücreleri özel bir kamera yardımıyla tespit edilebilmektedir. Özellikle standart mamografilerde şüpheli bir alan bulunan hastalarda bu yeni tip görüntüleme yönteminin kanser tanısında yararlı olabileceği düşünülmektedir. Ancak tam rolü henüz açık değildir, yoğun meme yapısına sahip genç hastalarda yararlı olması beklenmektedir.
Kemoterapinin yararlı olacağı hastalar önceden tespit edilebiliyor
Kemoterapi meme kanseri tedavisinde önemli bir role sahiptir ancak kısa ve uzun vadeli ciddi zararlı etkileri de bulunmaktadır. Son yıllarda kanser hücre genetiğini inceleyen birkaç adet test ülkemiz dahil tüm dünyada kullanıma sunulmuş, kemoterapi den yarar görecek ve görmeyecek hasta gruplarının ayırt edilmesinde çok değerli hale gelmiştir. Test, aynı zamanda gelecekte nüksetme ihtimalinin ne kadar olduğunu belirlemede de doktorlara yardımcı olmaktadır.
Meme koruyucu cerrahi ön planda
Meme kanser cerrahisinde tümör erken aşamada fark edilmişse meme koruyucu cerrahilerin yapılması ön plana çıkmıştır. Kanser kemoterapi ilaçlarının oldukça etkili olması nedeniyle artık büyük tümörlerde de önce kemoterapi verilerek tümör küçültülmekte sonra meme koruyucu ameliyatlar yapılabilmektedir. Aynı memede birden fazla odakta meme kanseri olan, ailesinde kanser bulunan, meme korunduktan sonra ışın alması sakıncalı olan vakalarda yine de tüm memenin ameliyatla alınması gereği vardır. Böyle bir durumda da o memenin cildi bırakılarak içindeki meme dokusu boşaltılmakta, aynı seansta o memenin içine silikon protez konularak hastanın memesi alındığı halde meme imajı devam etmektedir.
Erken teşhis çok önemli
Tıpta yaşanan tüm gelişmelere rağmen yine de en önemli şey meme kanserini erken fark etmektir. Bunun en garantili yolu kadınların yılda bir kez meme cerrahı tarafından muayene edilmeleri, mamografi ve meme ultrasonografisi ile memenin incelenmesidir. Bu şekilde henüz çok erken safhadayken meme kanserleri tespit edilmekte, hem meme korunması mümkün olmakta, hem de bu hastalığın hayatı tehdit etme olasılığı çok azalmaktadır. Ülkemizde erken yaşta meme kanserlerinin oranı diğer Batı ülkelerine göre giderek artmaktadır. Dolayısıyla genç yaştan itibaren kadınlarımıza kendi kendine meme muayenesi eğitimi verilmeli, ailesinde meme veya over (yumurtalık) kanseri vakası olan genç kadınların yıllık ultrasonografi ile takipleri mutlaka yapılmalıdır.
Memorial Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü'nden Prof. Dr. Cenap Dener, Meme Kanseri Farkındalık Ayı'nda hastalık ve tedavisi ile ilgili önemli bilgiler verdi.
Egzersiz yapın obeziteden korunun
Yaşam sitili ve alışkanlıklar, çevresel faktörler ve genetik kanser geçişi meme kanseri risk artışında rolü olabilecek faktörlerdir. Birçok çalışma, meme kanseri riskine egzersiz yapmanın olumlu etkisini, obezitenin ve yağ yönünden zengin beslenme alışkanlıklarının olumsuz etkisini ortaya koymuştur. Meme kanseri riskini ortaya koyacak genetik testler konusunda da çok hızlı ilerlemeler olmuştur. Araştırmacılar son yıllarda kan dolaşımında serbest dolaşan tümör hücrelerini saptayacak testler bulmuş ve ülkemiz de dahil olmak üzere kullanıma sunmuşlardır. Özellikle meme kanseri hastalığını tam olarak tedavi ettiğimizi kabul ettiğimiz vakaların bir kısmında hastalık yeniden var olabilmekte ve tekrar karşımıza çıkabilmektedir. Dolaşan tümör hücrelerini saptayan testler ile bu tip vakalarda henüz bir metastaz (tümörün bir organa sıçraması) klinik olarak ortada yokken bu tümör hücreleri kanda saptanabilmektedir. Bu konuda halen en kısıtlayıcı şey test maliyetlerinin yüksek olmasıdır.
Gelişen teknoloji ile yeni görüntüleme yöntemleri teşhisi kolaylaştırıyor
Meme kanseri teşhis alanında da önemli gelişmeler olmaktadır. Sintimamografi adı verilen yöntemde meme kanser hücrelerine tutunabilen bir radyoaktif madde hastaya verilerek meme kanser hücreleri özel bir kamera yardımıyla tespit edilebilmektedir. Özellikle standart mamografilerde şüpheli bir alan bulunan hastalarda bu yeni tip görüntüleme yönteminin kanser tanısında yararlı olabileceği düşünülmektedir. Ancak tam rolü henüz açık değildir, yoğun meme yapısına sahip genç hastalarda yararlı olması beklenmektedir.
Kemoterapinin yararlı olacağı hastalar önceden tespit edilebiliyor
Kemoterapi meme kanseri tedavisinde önemli bir role sahiptir ancak kısa ve uzun vadeli ciddi zararlı etkileri de bulunmaktadır. Son yıllarda kanser hücre genetiğini inceleyen birkaç adet test ülkemiz dahil tüm dünyada kullanıma sunulmuş, kemoterapi den yarar görecek ve görmeyecek hasta gruplarının ayırt edilmesinde çok değerli hale gelmiştir. Test, aynı zamanda gelecekte nüksetme ihtimalinin ne kadar olduğunu belirlemede de doktorlara yardımcı olmaktadır.
Meme koruyucu cerrahi ön planda
Meme kanser cerrahisinde tümör erken aşamada fark edilmişse meme koruyucu cerrahilerin yapılması ön plana çıkmıştır. Kanser kemoterapi ilaçlarının oldukça etkili olması nedeniyle artık büyük tümörlerde de önce kemoterapi verilerek tümör küçültülmekte sonra meme koruyucu ameliyatlar yapılabilmektedir. Aynı memede birden fazla odakta meme kanseri olan, ailesinde kanser bulunan, meme korunduktan sonra ışın alması sakıncalı olan vakalarda yine de tüm memenin ameliyatla alınması gereği vardır. Böyle bir durumda da o memenin cildi bırakılarak içindeki meme dokusu boşaltılmakta, aynı seansta o memenin içine silikon protez konularak hastanın memesi alındığı halde meme imajı devam etmektedir.
Erken teşhis çok önemli
Tıpta yaşanan tüm gelişmelere rağmen yine de en önemli şey meme kanserini erken fark etmektir. Bunun en garantili yolu kadınların yılda bir kez meme cerrahı tarafından muayene edilmeleri, mamografi ve meme ultrasonografisi ile memenin incelenmesidir. Bu şekilde henüz çok erken safhadayken meme kanserleri tespit edilmekte, hem meme korunması mümkün olmakta, hem de bu hastalığın hayatı tehdit etme olasılığı çok azalmaktadır. Ülkemizde erken yaşta meme kanserlerinin oranı diğer Batı ülkelerine göre giderek artmaktadır. Dolayısıyla genç yaştan itibaren kadınlarımıza kendi kendine meme muayenesi eğitimi verilmeli, ailesinde meme veya over (yumurtalık) kanseri vakası olan genç kadınların yıllık ultrasonografi ile takipleri mutlaka yapılmalıdır.