Metabolizma hızını etkileyen pek çok faktör vardır. Bunlardan belli başlıları genetik etkiler, yaş, metabolik hastalıklar, vücut bileşimi (yağ, kas oranları), ateşli hastalıklar, hamilelik, uzun ve sık aralıklarla diyette olmak, stres, hormonal durum.
Günlük beslenmesi protein ağırlıklı olan kişilerin metabolizma hızları daha yüksektir. Aynı şekilde vücut saatine göre beslenenlerin de metabolizmaları yüksektir. Vücut saatine göre beslenmek ne demek? Bedenimiz geceye kıyasla kalorilerle gündüz çok daha etkin bir şekilde başa çıkabiliyor. Bu yüzden gündüz yemek yiyip, gece özellikle 19.00, en geç 20.00 sonrası yemek yememek doğru olan. Beslenme programıyla ilgili bir diğer önemli konu ise porsiyonlar. Sağlıklı bir beslenme düzenini uygulamak kadar porsiyonları da küçük tutmak önemli.
Düzenli egzersiz yapıyorsanız veya en azından günlük 5.000 ile 10.000 adım atıyorsanız metabolizma hızınız yükselecektir. Kilo verme direncinin en önemli nedenlerinin başında aktivite eksikliği geldiğini unutmayın. Çoğu zaman gereğinden fazla yediğimiz için değilde, gerektiği kadar aktif bir hayat yaşamadığımız için kilo alırız.
Uyku eksikliği kilo aldırır. Düzenli ve kaliteli bir uyku uyuyorsanız metabolizmanızı doğru yönde çalıştırıyorsunuzdur.
Stres metabolizma hızını yavaşlatan faktörlerin başında gelir. Stres vücuttaki hayatta kalma modu denilen biyokimyasal süreci tetikliyor. Vücut bu durumda yakıt depoluyor ve metabolizmayı yavaşlatıyor.
Kimi kullanılan ilaçlar kilo aldırabilir. Kullanılan ilaçların yan etkilerine bakmakta fayda var. Tabi ki bu durumda doktorunuzun sağlık önerisi sizin birincil önceliğiniz olmalı.
Sıcak havalarda metabolizmanın daha hızlı çalıştığını biliyor muydunuz? O yüzden kışın kilo almaya, yazın da vermeye eğilimliyizdir.
Kimi durumlarda tiroid hormonu üretimindeki yetersizlik kilo alımına neden olur. Hipotiroidi her yaşta ortaya çıkabiliyor. Tiroid hormon durumunuzu ara ara kontrol ettirmekte her zaman fayda var. Özellikle kilo verme zorluğu olanların eğer birlikte yorgunluk, cilt kuruluğu, unutkanlık, solukluk, saç dökülmesi, tırnak kırılması, şişkinlik, uyku hali gibi problemleri de varsa hipotiroidi ihtimalini göz ardı etmemek gerekir.
Alkol kullanımını sürekli hale getirmek, az su içmek, kalsiyum, selenyum ve magnezyum azlığı, D vitamini, Demir, B12, omega-3 eksiklikleri de kilo direncine yol açabiliyor.
Bağırsak mikroplarımız da kilo verme üzerine oldukça etkili. Eğer yeteri kadar çok ve çeşitli, sağlıklı bağırsak mikroplarımız varsa sindirim daha kolay oluyor. Genel olarak obez kişilerde yeterli ve çok sayıda sağlıklı bağırsak mikrobu bulunmadığı görülmüştür. Bunun için lifli gıdalarla beslenmek ve gerektiğinde probiyotik ve prebiyotik destekler kullanmak çok önemli.
Ne yazık ki genetik faktörler de konunun başında. Ailenizdeki obezite ne kadar yaygın mutlaka göz ardı etmemek gerekiyor. Kiloyu etkileyen en az 100 kadar gen var. Bunlardan biri de MC4R. Genlerinizle ilgili bir şey yapamazsınız ancak genlerinizin neye yatkın olduğunu bilirseniz, ona uygun diyet ve spor programlarıyla kendiniz için önlem alabilirsiniz.
Aslında yaşam şeklinizi ne kadar sağlıklı yaşam biçimine doğru değiştirir, düzenlerseniz kilo ve kilo ile ilgili problemler artık probleminiz olmaktan çıkacak. O kadar da zor değil sadece disiplinli ve azimli bir şekilde özen gösterme meselesi. İşte tam burada Mora Terapi Kilo Kontrolü programları istek ve iştah konusunda size tam destek sağlıyor. Terapilerle birlikte, stres, hormonal durum, bağırsak sağlığınız da normale dönecek şekilde uyarılıyor. 3 aylık uygulanan sağlıklı beslenme ve egzersiz protokolü “sağlıklı yaşam” bilincine geçmenizi kolaylaştırıyor. Üstelik, çocukluktan beri sevdiğiniz tatlı, börek, makarna vb.ni de artık o kadar da çok sevmiyorsunuz. Programı en büyük rahatlığı bu, iştahı kesmesi, isteksizlik yaratması ve vücut fonksiyonlarını bütüncül yaklaşımla normale doğru değiştirmesi.
Mutluluk dolu, sağlıklı kilolu günler diliyoruz.
✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!