Okan Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Gökçenur Gönenç, vajinismus hakkında, ''Vajinismuslu kadınlar yaşadıkları hissi tarif ederken "sanki genital bölgelerinin girişinde bir duvar varmış gibi hissettiklerini, bu duvarın ilişkiye engel olduğunu" söylerler. Gerçekte olmayan bu duvarı farkında olmadan kendileri oluşturmaktadır aslında. Bilinçaltı, bedenin bir tehditle karşı karşıya olduğu algısı ile bedene vajina girimindeki kasları kastırmakta, "tehdidi" içeri almasını engellemektedir.
Vajinismusun görülme sıklığı kültürel farklılıklar gösterebilir. Dünya genelinde yaklaşık görülme sıklığı %1-2 civarındayken ülkemizde görülme sıklığı %10 civarındadır. Cinsel eğitimin tabu olduğu kültürlerde bireyler cinselliği arkadaşlarından, akrabalarından, gizlice sahip oldukları dergi ve kitaplardan edinirler. Edindikleri bilgiler yaşanmışlıklardan ibaret olan kadınlarda doğru bilgini yerini başkasının tecrübesi alır. Bu tecrübe olumsuz ise kadının cinsellikle ilgili ilk duvarları örülmüş olur'' dedi.
Yrd. Doç. Dr. Gökçenur Gönenç, ''Bilinçaltımız çocukluğumuzdan itibaren duyduklarımızla, gördüklerimizle ve yaşadıklarımızla şekillenir. Biz farkında olmadan, korkularımız, alışkanlıklarımız, kişilik özelliklerimiz belirlenir. Çocuklukta yaşanan bir takım travmalar bize hatıra olarak korkularımızı bırakır. Bu korkulardan biri ilk gece deneyimidir. Anlatılan hikayelerin çoğunda ilk gecenin çok ağrılı olduğu, çok kanama olduğu, kızlık zarının yırtıldığı, hatta kadın çok kasılırsa erkeğin içerde kalacağı ve o pozisyonda hastanelere gidip rezil olunacağı gibi gerçekte olmayan şehir efsaneleri bulunmaktadır. Bilinç altı bu hikayeleri alıp özümsemekte ve kadını ilk gece bütün bu "tehlikelerden" korumayı amaçlamaktadır. Zaman gelip çattığında korkular hortlayıp kadının bütün vücuduna yayılan, eşini itip kendinden uzaklaştıracak kadar kuvvetli kasılmalar şeklinde ortaya çıkmaktadır. Kadın o aşamada kendini o kadar çok kasar ki, genital organın girişi, geçişe izin vermeyecek şekilde kapanır. Zorlandığında sanki hiç geçilemeyecekmiş hissi uyandırabilir. Daha sonraki denemelerde de hüsran ile sonuçlanan girişimler çiftlerin zamanla birbirlerinden uzaklaşmalarına, ilişkilerinin olumsuz yönde etkilenmesine neden olabilir. Vajinismuslu kadın kendini eksik hissedebilir, eşine karşı suçluluk duygusu içine girebilir. Erkekte ise reddedilmişlik duygusu, öfke ve hatta bekaret ile ilgili soru işaretleri oluşabilir'' diye konuştu.
Ülkemizde yaklaşık her 10 kadından 1'inde hafif veya ağır formda vajinismus görülebilir. Hafif vakalarda çiftler kendiliğinden bu sorunu aşabilirken orta ve ağır vakalarda tedavi gereksinimi olmaktadır.Çocuk yaştan itibaren muhafazakar yetiştirilen kadınlarda daha sık görülmesinin nedeni ise; ayıp, günah gibi kavramların çocukluktan beri beyne işlenmiş olması ve evlendikten sonra bile bilinçaltındaki bu fikirlerin kafadan kolay kolay atılamamasıdır. Kadın eşi ile birlikte olurken bile bilinçaltı onun suçlu, günahkar, utanması gereken bir insan olduğunu söyler. Cinselliği yaşamanın "temiz aile kızı" olmakla bağdaşmadığını düşünen kadınlarda daha sık görülen bu rahatsızlıkta kadın sadece eşinin mutluluğu için çaba gösterir ama bedeni buna izin vermez.
Gerçekte üreme organlarının sorunu değil de bilinçaltının yani beynin sorunu olan vajinismusun tedavisi de genellikle ilaçlarla veya ameliyatlarla değil, bilinçaltındaki yanlış inanış ve bilgilerin değiştirilmesi esasıyla sağlanır. Yrd. Doç. Dr. Gökçenur Gönenç, ''Vajinismus sadece kadının değil çiftin problemidir. Bu nedenle tedavide çiftin birlikte katılımı, uyumu, birbirlerine olan sevgi, saygısı ve sabrı temel taşları oluşturur. Tedavide amaç sadece fiziksel bütünlüğün değil, aynı zamanda ruhsal bütünlük ve doyumun sağlanmasıdır. Tedavisi aslında çok da zor olmayan bu problemin en sıkıntılı kısmı bunun aile meclislerinde dile gelmesi, aile büyükleri tarafından fikir beyanları, çözüm önerileri, sorgu - sualler ve doktora gitmekten çekinme, bu nedenle de mutluluğun ertelenmesidir'' dedi.
Deneyimli bir hekimle sorun çözülebilir
Okan Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Gökçenur Gönenç, ''Bu aşamaları atlatıp profesyonel destek almak için başvuran kişilerde tedavinin süreci kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir. Terapist öncelikle çifti tanımaya çalışır. Bir dizi soru ve gözlemlerinde sonra yetiştikleri aile, evlerinin fiziki yapısı, yaşadıkları ortam hakkında fikir sahibi olmaya çalışır.
Bu kadar detay bilgilerin edinilmeye çalışmasında amaç kişinin bu sıkıntısına neden olabilecek faktörlerin aydınlatılmasıdır. Bazen cümle içinde geçen bir kelime terapiste ışık tutabilir. Sorunun tespiti de tedavi sürecini hızla başarıya götürebilir. Bazı kadınlarda jinekolojik muayene konuya hakim bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından daha tedavi başındayken yapılırken bazı kadınlarda jinekolojik muayene bir süre yapılan egzersizlerden sonraya bırakılabilir. Tedavide standart yoktur. Kişiye özel tedavi planı uygulanır. Sonuca ulaşacağına inanmış bir çift ve onları bu amaca götürmek için deneyimli bir hekim birlikteliğinde çözülmeyecek sorun yoktur'' dedi.
✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!