Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser türü olurken, kadınlarda kanserden ölüm nedenlerinde ikinci sırada yer almaktadır. Kişinin yaşı, aile geçmişi, daha önceden meme biyopsisinin yapılıp yapılmamış olması, yapılmışsa riskli olabilecek patolojilerin saptanmış olması, ilk adet yaşı, menopoza girdiği yaş, ilk canlı doğumu yaptığı yaş, ırkı gibi verilerden hareketle kişide 5 yıllık ve ömür boyu meme kanseri geliştirme riski tahmin edilebilmek mümkün. Bilinçli davranarak meme kanserine yakalanma olasılığını azaltmak veya bu hastalıktan gelecek zararı tedavi ile azaltmak mümkün" diyor.
Medamerikan Tıp Merkezi Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Abut Kebudi meme kanseri görülme sıklığının yaşla beraber arttığına dikkat çekiyor. Prof. Dr. Abut Kebudi " Olguların 4'te 3'ü menopoz sonrası dönemdedir. Böylesine önemli ve sık görülen bir hastalıkla mücadelede amaç, bu hastalığın görülme sıklığını azaltmaya çalışmak ve bu hastalığın geliştiği olgularda da hastalığı mümkün olduğu kadar erken evrede yakalamaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için, hastalığa yakalanma açısından risk faktörleri üzerinde çalışılmaktadır.
Meme kanserlerinin ancak % 5- 10'u genetik yapıdan kaynaklanmaktadır. Bu konuda belirlenmiş bazı genler vardır ve çalışmalar giderek ilerlemektedir. Özellikle birinci derece yakınlarında meme veya yumurtalık kanseri olanlarda bu testlerin yapılmasında riski belirlemek açısından yarar vardır" dedi.
Meme kanseri gelişmesi açısında riskli kişilerin çeşitli çalışmalarla belirlenmesi gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Abut Kebudi, bu konuda kişinin yaşı, aile geçmişi, daha önceden meme biyopsisi yapılmış olup olmadığı, yapılmışsa riskli olabilecek patolojilerin saptanmış olması, ilk adet yaşı, menopoza girdiği yaş, ilk canlı doğumu yaptığı yaş, ırkı gibi verilerin önemli olduğuna dikkat çekiyor. Kebudi, bu verilerden hareketle kişide 5 yıllık ve ömür boyu meme kanseri geliştirme riski tahmin edilebildiğine değiniyor.
Meme kanserinin kilolu (özellikle menopoz sonrası) kişilerde daha çok, spor yapan kişilerde de daha az sıklıkta görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Abut Kebudi, "Genetik yapıyı değiştiremesek de, yaşam biçimini düzenleyerek kanserden korunmak veya riski azaltmak mümkün. Bu noktada düzenli spor yapmak, stresle başa çıkabilmek, beslenmeye dikkat etmek, sigara içmemek gibi önlemler önemlidir.
Meme kanserinin batı toplumlarında neredeyse 7 kadında bir görülüyor olması, erken tanının önemini arttırmaktadır. Erken tanı ile hastalıktan büyük ölçüde kurtulmak veya az zarar görmek mümkündür. Ayrıca erken tanı konulduğunda uygulanacak tedaviler (cerrahi ve onkolojik ek tedaviler) de daha sınırlı olmakta ve daha iyi kozmetik sonuçlar söz konusu olmaktadır" diye konuştu.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO)'nün tavsiyeleri şöyledir:
1. Her kadın 20 yaşından itibaren ayda bir (ömür boyu) kendi kendine meme muayenesi yapmalıdır.
2. 20- 40 yaş arası üç yılda bir (hiç şikayeti olmasa da!) meme hastalıkları konusunda deneyimli bir cerraha muayeneye gitmelidir.
3. 40 yaşından itibaren yılda bir (ömür boyu) meme hastalıkları konusunda deneyimli bir cerraha muayeneye gitmelidir.
4. 40- 49 yaş arasında kişi riskli bir durumda değilse iki yılda bir, riskli ise yılda bir mammografi çektirmelidir.
5. 50 yaşından itibaren ise, yılda bir (bazı görüşlere göre hastanın risk durumuna göre 2 yılda bir) mammografi çektirilmelidir.
Prof. Dr. Abut Kebudi, bilinçli davranarak meme kanserine yakalanma şansımızı azaltmak veya bu hastalıktan gelecek zararı en az tedavi ile azaltmak mümkün olabileceğini aktardı.
✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!