İnsanların tüketimi ihtiyaçtan dolayı değil, zevk almak için gerçekleştirdiklerini anlatan ID Coaching Koç Eğitmeni ve Profesyonel Koç Hatice Yıldıran, Günümüzün sevgiyi muhtaç, yalnız insanlarının kıtlık zihniyetiyle tüketime yönelmesi çok doğal bir sonuç. Koçluk hizmeti alanlar, doyumu dışarıda değil, içsel kaynaklarında ararlar" diyor.
Tüketim kültürü çağındayız. Çılgınca tüketiyor, tükettikçe doymuyoruz ve üretmeyi unutuyoruz.
Duygusal ihtiyaçlarımızı tüketimle karşılamak temel eğilim olarak değerlendiriliyor. Peki, bu kadar tüketmek ne kadar doğru? ID Coaching Koç Eğitmeni ve Profesyonel Koç Hatice Yıldıran, 20'inci yüzyılın ikinci yarısından itibaren ürün çeşitliliğin artmasını not düşerek, "İletişim teknolojilerinin çeşitlenmesi sayesinde, insanlar her an farklı bir ürün ya da hizmetle karşılaşabiliyorlar. Üretken ekonomi perspektifinden bakıldığında, bu kadar çeşitli ürün ve hizmete kimsenin ihtiyacı olamaz. Öte yandan modern çağın yalnızlaştırdığı ruhsal açlık içindeki insanlar giderek mutsuz, doyumsuz, stresli ve yaşam tatmininden yoksun yaşıyor. Ruhsal açlıklarını çok yiyerek, çok tüketerek gidermeye çalışıyorlar. Ruhsal açlık devam ettiği için, sürekli tüketiyorlar" diyor.
Tüketerek kendini yok etmek istiyorlar
Tüketim ekonomisinin psikolojiyle kol kola girdiğini ve alışverişi ihtiyaçtan çok zevk haline büründürdüğünü ifade ediyor Yıldıran. Artık satışların insanların bilinçli zihnine değil, alt beynine hitap edilerek gerçekleştirildiğini ekliyor. Bu sayede ihtiyacımız olmamasına rağmen alışveriş yapmayı sürdürdüğümüzü ekleyen Yıldıran, şöyle diyor: "Alışveriş kıtlık zihniyetinin ürünüdür.
Bolluk zihniyetine geçtiğinizde tüketici tutumlarınız değişir. Bolluk zihniyeti, insanın sevgi ihtiyacını tatmin etmesinden sonra gelir. Günümüzün sevgiyi muhtaç, yalnız insanlarının kıtlık zihniyetiyle tüketime yönelmesi çok doğal bir sonuç. Hatta altında yatan duygu, tüketerek kendini yok etme isteği de olabilir."
Koçlar doyumu dışarıda değil içerde arar
Peki, bu doyumsuzluğu, çılgınca tüketme halini aşmak için neler yapılmalı? Yıldıran, bu noktada koçluğun önemine değiniyor. "Koçluk kişinin kendi gücüne adım attığı, kendisine sarıldığı, yaşamınını yeniden anlamlandırdığı, hayata pozitif bakmasını sağlayan bir süreç olduğu ve içsel tatmini artırdığı için koçluk hizmeti alanlar, doyumu dışarıda değil, içsel kaynaklarında ararlar" diyen Yıldıran, koç olan kişilerin yaşamlarını yeniden dizayn etmeden önce sadeleştiklerini, israftan kaçındıklarını ve üretken olduklarını anlatıyor.
✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!
Tüketim kültürü çağındayız. Çılgınca tüketiyor, tükettikçe doymuyoruz ve üretmeyi unutuyoruz.
Duygusal ihtiyaçlarımızı tüketimle karşılamak temel eğilim olarak değerlendiriliyor. Peki, bu kadar tüketmek ne kadar doğru? ID Coaching Koç Eğitmeni ve Profesyonel Koç Hatice Yıldıran, 20'inci yüzyılın ikinci yarısından itibaren ürün çeşitliliğin artmasını not düşerek, "İletişim teknolojilerinin çeşitlenmesi sayesinde, insanlar her an farklı bir ürün ya da hizmetle karşılaşabiliyorlar. Üretken ekonomi perspektifinden bakıldığında, bu kadar çeşitli ürün ve hizmete kimsenin ihtiyacı olamaz. Öte yandan modern çağın yalnızlaştırdığı ruhsal açlık içindeki insanlar giderek mutsuz, doyumsuz, stresli ve yaşam tatmininden yoksun yaşıyor. Ruhsal açlıklarını çok yiyerek, çok tüketerek gidermeye çalışıyorlar. Ruhsal açlık devam ettiği için, sürekli tüketiyorlar" diyor.
Tüketerek kendini yok etmek istiyorlar
Tüketim ekonomisinin psikolojiyle kol kola girdiğini ve alışverişi ihtiyaçtan çok zevk haline büründürdüğünü ifade ediyor Yıldıran. Artık satışların insanların bilinçli zihnine değil, alt beynine hitap edilerek gerçekleştirildiğini ekliyor. Bu sayede ihtiyacımız olmamasına rağmen alışveriş yapmayı sürdürdüğümüzü ekleyen Yıldıran, şöyle diyor: "Alışveriş kıtlık zihniyetinin ürünüdür.
Bolluk zihniyetine geçtiğinizde tüketici tutumlarınız değişir. Bolluk zihniyeti, insanın sevgi ihtiyacını tatmin etmesinden sonra gelir. Günümüzün sevgiyi muhtaç, yalnız insanlarının kıtlık zihniyetiyle tüketime yönelmesi çok doğal bir sonuç. Hatta altında yatan duygu, tüketerek kendini yok etme isteği de olabilir."
Koçlar doyumu dışarıda değil içerde arar
Peki, bu doyumsuzluğu, çılgınca tüketme halini aşmak için neler yapılmalı? Yıldıran, bu noktada koçluğun önemine değiniyor. "Koçluk kişinin kendi gücüne adım attığı, kendisine sarıldığı, yaşamınını yeniden anlamlandırdığı, hayata pozitif bakmasını sağlayan bir süreç olduğu ve içsel tatmini artırdığı için koçluk hizmeti alanlar, doyumu dışarıda değil, içsel kaynaklarında ararlar" diyen Yıldıran, koç olan kişilerin yaşamlarını yeniden dizayn etmeden önce sadeleştiklerini, israftan kaçındıklarını ve üretken olduklarını anlatıyor.