Saç dökülmesi dendiğinde akla öncelikle ailevi özelliği olan ve genelde erkeklerde sıklıkla görülen ve genç yetişkin erkeğin sorunu olan kalıtsal saç dökülmesi gelmektedir. Bu tarz dökülmeler kadınlarda da özellikle yumurtalık kisti olduğunda adet bozuklukları ya da vücutta tüylenmeyle birlikte görülmektedir. Her iki cinste de özellikle ciddi streslerden sonra ani başlangıçlı saç dökülmelerine sıklıkla rastlanır. Bu tür saç dökülmelerinde ağızdan alınarak kullanılan ve içinde yeşilçay ekstresi, soya isoflavonlarından daidzein, strese karşı vücudu koruyan ginseng ve antioksidan olan üzüm çekirdek ekstresi içeren tabletler uzun yıllardır ülkemizde kullanılmaktadır. Ancak saç dökülmesinin çok daha farklı bir türü de bulunmaktadır. Buna halk arasında saç kıran denmektedir. Asıl adı ise Alopesi Areata’dır.
Saç köküne saldırı
Alopesi Areata ( saç kıran ) saç köklerine karşı vücudun aniden saldırıya geçmesi ile ortaya çıkan ve ani başlangıçlı, kimi zaman tedaviye yanıt veren kimi zaman ise etkili bir şekilde tedavi edilemeyen bir saç hastalığıdır. Geleneksel olarak kullanılan sentetik kimyasal ilaçlar bu hastalığın tedavisinde çok başarılı olmamakta ve çoğu zaman ciddi yan etkiler oluşturabilmektedir.
İngilizler araştırdı, Revigen yaptı, Türkler kanıtladı!
Yaklaşık 10 yıl önce ünlü İngiliz Dermatologlardan Dr. Isabelle Hay ve çalışma arkadaşları saç kıran tedavisinde çok farklı bir yol kullanmışlardır. Bu araştırmacılar aromaterapötik olan sedir yağını, biberiye yağını, kekik yağını ve lavanta yağını özel miktarlarda karıştırıp saç kıran görülen bölgeye uyguladıklarında çok etkili olduğunu bulmuşlar ve en prestijli dermatoloji tıp dergilerinden biri olan Arch Dermatol’de yayınlamışlardır. Benzer bir araştırma da ülkemizde Gülhane Askeri Tıp Akademisi Dermatoloji ana bilim dalında Revigen Areata isimli aromaterapi kompleksi ile yapılmış ve Berlin’deki Uluslararası dermatoloji kongresinde sonuçlar açıklanmıştır.
Bu araştırma sonucunda aromaterapötik botanik yağlardan oluşan Revigen Areata’nın Alopesi Areatalı olgularda çok başarılı olduğu kanıtlanmıştır. Tüm bu sonuçlar artık saç kıran hastalığında hiçbir yan etki oluşturmadan tedavi edilebilecek formüllerin elimizde olduğunu göstermektedir