CİSED evlilik ve ilişki terapistlerine göre, yapılan ilk hata, çatışmasız, kavgasız mükemmel bir ilişki yaşama arzusudur.
Mükemmel ilişki ütopya!
Çatışmasız mükemmel ilişki diye bir şey yoktur. Sadece huzurlu, dengeli ve her iki tarafın da tatmin olduğu bir ilişki vardır. Her iki tarafın da bunu kabullenip ilişkisine bu perspektifle yaklaşması gerekli. İlişkiler söz konusu olan kadın ve erkekse elbette problemsiz olmaz. Çatışmalı bir ilişkide çözüm arap saçına dönmüşse iletişim, karşılıklı yaklaşım ve tutumlar göz önüne alınmalı. CİSED evlilik ve ilişki terapistlerine göre, çift ilişkilerinin dinamiği 3 unsur ile belirleniyor. Bunlar, Etkileşimsel Sistem, Nesillerarası Sistem ve Bireysel Sistem'dir.
Etkileşimsel sistem, çiftin birbirleriyle olan iletişimi ile ilişkilerinin kuruluşundaki dinamikleri kapsıyor. Yani çift çatışmaları çözmek yerine büyütmeyi seçtiğinde sorunlar artıyor. Bireysel sistem denildiğinde özellikle bireylerin 0-7 yaş döneminde ve ergenlikte yaşadıkları birtakım yanlışlıklardan bahsediliyor. Yani çocukluk yaraları şu anki ilişkilerde sorun yaratabiliyor. İlişki dinamiklerine yönelik belirleyici olan diğer bir unsur da Nesillerarası sistem. Yani kişilerin anne-babalarının birbirleriyle ve diğer aile üyeleri ile yaşadıkları ilişkiler bu başlık altında ele alınıyor. Çiftin geçmişten gelen aile sırlarının aynen bugünkü ilişkilerine de yansıdığına dikkat çeken evlilik ve ilişki terapistleri, tüm bu faktörlerin bir araya gelmesiyle dinamiklerin belirlendiğini vurguluyorlar. İşte bu dinamikler de tarafların bir ilişkiyi sağlıklı götürüp götüremeyeceklerini belirliyor. Bir insanın mükemmel bir ilişki arayışını, cennet arayışına benzeten CİSED evlilik terapistleri, tüm bu gerçekleri göz önüne alarak çiftlere şunları tavsiye ediyorlar:
Çatışmalarınızda birbirinizi adam etmeye çalışmaktan vazgeçin. Her olayda kendi hatalarınıza odaklanıp, önce kendinizi değiştirmeye çalışın, bunu yaparken de koşulsuz olun. Ben bunu yapıyorum, ben kendimi değiştiriyorum sen de bunu yap, sen de değiştir kendini şeklindeki ifadeyi aklınızdan silin. Konuşmak ve iletişim kurmak zorundasınız. Haklı olmak veya üste çıkmak genellikle size hiçbir şey kazandırmaz. Bunun yerine suçlamadan dinleyin, mutlu olmayı, anlamayı, karşı tarafın söylediklerini sanki Cumhurbaşkanı veya Başbakan konuşuyormuşçasına ciddiyetle dinleyin. Anlaşılmak güveni, güven de yakınlığı getirir. Bunun tam tersi ise öfke ve yıkıma neden olur. Suçlamak, haklı olmak ve üste çıkmak hiçbir şeyi çözmeyecektir.
CİSED terapistleri, ilişkilerde kadınların ve erkeklerin kendi doğalarına göre birtakım hataları olduğuna dikkat çekiyor. İşte evlilik ve ilişki terapistlerin gözüyle kadınların 10 hatası:
1. Kutsal anneyi oynamak:
Annelik tartışmasız kutsal bir olgudur. Bugün hangi topluma bakarsanız bakın annelik kimliğin getirdiği aseksüelite vardır. Ancak bu kimliğinizi yatak odasının kapısına asmanız gerek. Çünkü eşiniz için siz onun evlenmeden önce aşık olduğu ve arzu duyduğu kadınsınızdır. Bu bakış açısı evliliğinizin en sağlam temelidir. Sizin annelik kimliği ile sevgili kimliğini birbirine karıştırmanız da bu temele balyozla vurmak gibi olacaktır. Bu nedenle evlilik hayatında önce kadın, sonra anne olmalısınız. Kadınlığınız anneliğin içinde yok olmamalıdır.
2. Orgazm taklidi yapmak:
Her şeyden önce bilmeniz gerekir ki, her cinsel ilişkinin sonunda orgazm olmak zorunda değilsiniz. Bu hurafeyi bir kenara bırakın. Üstüne üstlük orgazm taklidi yapmak erkeklerin tamamı tarafından reddedilen ve istenmeyen bir tutumdur. Kadınlar böyle yaparak erkeğin kendisine olan saygısını kaybetmesini engelleyerek ona iyilik yaptığını düşünür. Belki eşiniz o anda fark etmeyebilir ama daha sonra öğrenmesi ile kısır bir döngü içine girer. Sürekli sizin orgazm taklidi yapıp yapmadığınızdan şüphelenecektir. Bu durum da onda performans anksiyetesine dönüşür. Taklit yapmak yerine dürüst olun. Samimiyet ilişkilerde her zaman yerini bulacak bir tavırdır. Cinsellik salt orgazmlardan meydana gelen ve mutlaka orgazmla sonuçlanması gereken bir süreç değildir. Cinselliğinizin sonunda cebinizde kalması gerekenler, paylaşımların ve yaşanan haz anlarının bolluğudur. Başta göze alamadığınız küçük hayal kırıklıkları, daha sonra çok derin hayal kırıklıklarına yol açabilir ve hem sizi hem de ilişkinizi geri dönülmez bir noktaya taşıyabilir.
3. İlişkideki gizemi kaybetmek:
Bir kadının yaptığı en büyük hatalardan biri kocasına ya da erkek arkadaşına en yakın kız arkadaşıymış, 'kankasıymış' gibi muamele yapmasıdır. Birçok kadın ilişki süresi uzayınca erkekle her şeyini paylaşmaya başlar. Oysa kadının da erkeğinden ayrı birer dünyası vardır. Kız arkadaşlarınızla konuştuğunuz kadınsı birtakım konuları eşinizle paylaşmamanızda fayda var. Çünkü zaten sizi anlamayacaktır. Kadının da erkeğin de kendine has bir gizemi olmalıdır. Bu da her iki tarafın birbirinde aradığı bir özelliktir. Bu durumun deformasyonu da karşılıklı cinsel beklentilerin azalmasıyla ilişkinizi istemediğiniz bir noktaya sürükleyebilir. Partnerinizin size olan arzusunun devam etmesini istiyorsanız onunla kadınlığa has mahremiyetinizi paylaşmayın.
4. Eşin erotik filme veya porno izleme isteğini aşağılamak:
Siz bu durumu istediğiniz kadar reddedin ama günümüzde birçok erkek ergenliğinde veya hayatının bir yerinde mutlaka erotik film veya porno izlemiştir. Öncelikle bunu kabullenmeniz gerekir. Diğer yandan erotik filmler cinsel terapistler tarafından cinsel sorunları olan çiftlere tavsiye olarak sunulmaktadır. Eşinizi yargılamak ve aşağılamak yerine onun neden böyle bir seçimde bulunduğunu anlamak daha doğru. Bunu konuşulabilir bir konu olarak görmek ve gerektiğinde eşinizin erotik film izleme teklifine önyargısız yaklaşmak yatak odanıza renk getirebilir.
5. İlişki sırasında sessiz kalmak:
Erkek doğasında cinsel olarak uyarılmak için duymaya ve görmeye ihtiyaç vardır. Bunu ondan esirgemeniz de en az onun kadar sizin de cinsel uyumunuza etki edebilir. Hissettiğinizi daha çok hissedebilmek için duygularınızı dile dökmek, gerektiğinde inlemek, çığlık atmak gibi bedensel duyumlarla dışa vurmak mutlu bir yatağın altın sırrıdır.
6. Kendi bedeninde kusur bulmak:
O sizi olduğunuz gibi beğendi ve sevdi. Sizin de kendinizi sevmeniz ve beğenmeniz hayatınızı kurtaracak kadar önemlidir. Unutmayın kendini sevmeyeni bir başkası gerçekten sevemez. Kendine değer vermeyene kimse gerçekten değer vermez, veremez. Kısa ya da uzunsunuz, şişman ya da çok zayıf fark etmez. O sizinle olduğunuz gibi birlikte olmak istiyor. Kendinizi sevmeniz ve bedeninizle barışık olmanız, cinsel hayattan zevk almanızın ilk ve en önemli koşuldur. Eşinizle gerektiğinde aydınlıkta, açık ışıkta birlikte olun, evde iç çamaşırlarınızla dolaşın. İlk önce kendi bedeninizle flört edin.
7. Başka kadınları aşağılamak ve hakaret etmek:
Başka insanları bedensel veya kişiliksel özellikleriyle aşağılamak kimse tarafından hoş karşılanmaz. Kimse kimseye benzemediği gibi farklı farklı özellikleri veya kusurları olabilir. Ancak kendini mükemmel kabul edip herkesi küçük görmek, sürekli eleştirmek ve açıklarını dile getirmek partneriniz için rahatsız edici bir hal alabilir. Kadınlar eleştirmek söz konusu olunca erkeklere göre hemcinslerine karşı acımasızdırlar. Bu tutum da erkeklerin hoşuna gitmez. Annesinin, kız kardeşinin veya kadın bir iş arkadaşının durup dururken eleştirilmesi bir süre sonra erkeğin bu eleştirileri içselleştirmesine yol açabilir. Bir gün o eleştiriler birikip size dönebilir. Bunu aklınızdan çıkarmayın. Her şeye rağmen insanlarla ve kendinizle barışık bir karakter çizerek kendinize olan güveninizi ortaya koyun. Bu size yönelik, akıllarda daha olumlu bir portre çizecektir.
8. Seksi amaçlar için kullanmak:
Cinselliği bir armağan gibi ruhun ve bedenin paylaşılması dışında bir amaç için kullanmak ilişkinizin kalitesini bozacaktır. Bu durum kadınlarda çok eskilere dayanan bir taktiktir. Ancak taş yerinde ağırdır. Cinsellikle günlük hayatın birtakım kazanımlarını birbirinden ayrı tutmanızda yarar var. Yatakta elde edebileceğiniz en büyük kazanç partnerinizle paylaştığınız hazlar ve güzel anlardır. Olguya bu şekilde yaklaşmalısınız. Aklınızdan çıkarmayın ki cinsellikle daha fazla sevgiyi veya gelecek garantisini elde edemezsiniz.
9. Erkeğe özensiz davranmak:
Her erkek ve elbette her insan beğenilmek, adam yerine konulmak, önemsenmek ister. Kendine saygı duyulmasını bekler. Partnerinin sadece davranışlarına değil kendine bakmasını, özen göstermesini de ister. Akşam partnerinin güzel kıyafetlerle kendini karşılamasını, güzel kokmasını, küçük sürprizler hazırlamasını hayal eder. Kadının bu şekilde erkeğe özenli davranması kendine ve ilişkisine verdiği değerin bir göstergesidir.
10. Sadece penise odaklanmak:
Erkeklerin cinsel hazzı sadece penisten aldığı doğru bir bilgi değildir. Kadın erkek fark etmeksizin insan bedeni tamamen sinir ağları ile örülmüştür. Bir erkeğin cinsel hazzı peniste yoğunlaşmış olabilir ancak tıpkı kadın gibi göğüs uçları da hassastır. Önemli olan kadının partnerinin bedenini keşfetmesidir. Bu nedenle partnerinizle çıktığınız bedensel yolculuğun önemli yol ve kavşaklarını keşfedin.
✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!