Her yemek sırasında ve sonrasında, alınan gıdaların türüne göre safra kesesinden onikiparmak bağırsağına salgılanan safra, sindirimde önemli bir rol oynuyor. Safra kesesi de karaciğerden salgılanan safrayı depolama görevini yerine getiriyor. Ancak birtakım faktörlere bağlı olarak safra kesesinde taş ya da polip oluşabiliyor ve bu hastalıklar bazı durumlarda cerrahi tedavi gerektiriyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Melih Paksoy, safra kesesinin cerrahi tedavisindeki yenilikleri anlattı.
Safra taşları nasıl oluşuyor?
Safra içeriğini oluşturan maddeler birbirleriyle dengeli oluyor. Bu durumun bozulması halinde ise taşlar oluşuyor. Taşların safra yoluna düşmesi hastada sarılık gelişmesine, pankreatit ataklarına ve kolanjit adı verilen iltihabi durumun oluşmasına yol açıyor. Bu gelişmelerin önüne geçmek içinse içinde taş bulunan safra kesesinin tamamen alınması gerekiyor.
Cerrahi, hastalığın seyrine göre planlanıyor
Safra kesesinde çok sayıda taş olması, tekrarlayan ataklar geçirilmesi, safra kesesi iltihabı, kese duvarında kalınlaşma ve etrafında sıvı toplanması tedavi edilmediği takdirde ciddi tablolara neden olabiliyor. Ayrıca 1 cm’nin üzerinde olan tek bir taş ya da 1 cm’den küçük semptomatik safra kesesi taşlarında da cerrahi tedavi tercih ediliyor. Prof. Dr. Melih Paksoy, cerrahi gerektiren ikinci nedenin ise 1 cm’yi geçen, hızlı büyüyen ve kanserleşme riski bulunan safra kesesi polipleri olduğunu belirtiyor. Ayrıca safra kesesi taşı olmadığı halde akut kolesistit geçiren hastalarda ve nadir görülen safra kesesi tümörlerinde de cerrahi tedavi uygulanıyor.
SILS yöntemi ile tek delikten tedavi yapılıyor
Safra kesesinin cerrahi tedavisinde dünyada 1985 yılından, Türkiye’de ise 1990 yılından bu yana altın standart olarak laparoskopik kolesistektomi uygulanıyor. Klasik olarak dört girişten uygulanan bu yöntemde; iki tane 1 cm’lik, iki tane 0.5 cm’lik kesi yapılıyor, bazı vakalarda üç giriş de kullanılabiliyor. Son dönemde, tek girişin kullanıldığı SILS yöntemi de uygulanıyor. SILS yönteminin nasıl uygulandığını Prof. Dr. Paksoy şöyle açıklıyor: “Bu yöntemde göbek deliğinin içinden yaklaşık 2 cm’lik bir kesi ile girilerek, içinde 3 ya da 4 port girişi içeren bir aparat kullanılıyor. Bu aparatın içine kamera ile iki veya üç el aleti yerleştirilebiliyor. Böylece kozmetik açıdan karında küçük de olsa hiçbir iz kalmadan safra kesesi alınabiliyor. Yöntem, daha önceden hiç kolesistit atağı geçirmemiş, safra kesesinde küçük taşları ya da polipleri olan hastalarda tercih ediliyor. Ancak tekrarlayan ataklar geçirenlerde safra kesesi duvarı kalın olduğu ve kronik kolesistiti olan hastalarda komplikasyon riskini artırdığı için bu yöntem tercih edilmiyor. Çünkü bu hastalarda safra kesesi anatomisinin tüm açılardan görülmesi gerekiyor, ancak SILS yönteminde kameranın açısı değişebilmesine rağmen cerrahın görme açısı daralabiliyor.” Prof. Dr. Paksoy, cerrahların tecrübesi arttıkça ve kullanılan aletlerin teknolojisi ilerledikçe, SILS yönteminin bu tip hastalarda da uygulanabilir hale geleceğini belirtiyor.
Kesisiz yöntem üzerinde çalışılıyor
Safra kesesinin cerrahi tedavisinde SILS’in daha ileri aşaması olan, ağızdan ya da vajinadan doğal boşluklar kullanılarak karın bölgesine girilerek gerçekleştirilen NOTES yöntemi üzerinde de çalışmalar sürüyor. Dünyada henüz yaklaşık bin hasta üzerinde denenen bu yöntemin güvenli bir şekilde uygulanması için tekniğin geliştirilmesine çalışılıyor.
Kozmetik açıdan avantajlı oluyor
Laparoskopik cerrahiye göre kozmetik açıdan daha avantajlı olan SILS yönteminde hasta, laparoskopide olduğu gibi tedavinin ertesi günü taburcu ediliyor. Ancak bu yöntemde kesinin göbek deliğinden yapılmış olması nedeniyle göbek fıtığı gelişme riski bulunuyor. Bu riskin ortaya çıkmasında kesinin büyüklüğü, hastanın fıtığa eğilimi, sigara içip içmemesi, ağır egzersiz yapıp yapmaması ve kilosu gibi faktörler önem taşıyor.
Safra kesesi olmadan nasıl yaşanıyor?
Hastaların sıklıkla, “Safra kesemiz olmayınca kendimizi nasıl hissedeceğiz?” diye sorduğunu belirten Prof. Dr. Melih Paksoy, “Organ hasta olduğu ve normal fonksiyonlarını yerine getiremediği için vücuttan uzaklaştırılması gerekiyor. Safra kesesinin depo görevi ortadan kalktığı için, karaciğerden salgılanan safranın miktarını vücut ayarlıyor. Ameliyatın ardından hastalar 7-10 gün içinde yeni sindirim sistemlerine alışıyor. Önceden yumurta ya da kızartma gibi ağır yiyecekleri yiyemeyen hastaların diyetleri, ameliyattan 10 gün sonra serbest bırakılıyor” diyor.
✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!