Meme kanseri, kalp-damar hastalıkları, kist ve adet düzensizlikleri, kadınlarda sık görülen hastalıklar olarak göze çarpıyor. Bunun yanında “polikistik over sendromu” ve miyomlar da yine erken yaşlarda görülmeye başlayan ve birçok rahatsızlığa yol açan ciddi sorunlar olarak görülüyor. Bu sorunlardan uzak kalmada erken teşhis ve korunma amaçlı tarama programlarının önemi çok büyük.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Nuri Ceydeli, kadınların hastalıklarını henüz tedavi edilebilir safhada yakalayıp ortaya çıkmasını engellemenin en büyük amaçları olduğunu ve bunun için tarama testlerini hayat kurtarıcı olarak gördüklerini belirtiyor.
Menopoz döneminde kanserde artış var
Kadınlarda özellikle menopoz döneminde belirli tip kanserlerde artış olduğu gözlemleniyor. Jinekolojik kanserler denildiğinde akla rahim, rahim ağzı, yumurtalık, vajen girişinde meydana gelen kanserler, vajen kanserleri ve tüplerden kaynaklanan kanserler geliyor.
Rahim kanserlerinin yüzde 95’i, 40 yaş üstü menopoz dönemindeki kadınlarda görülüyor. Bu dönemde gerçekleştirilecek bir check-up, hem kadınların bu süreci daha sağlıklı geçirmesini ve jinekolojik hastalıkların erken tanı ve tedavisini sağlıyor, hem de meme sağlığının korunması, kemik erimesi, ateş basması, sinirlilik, uykusuzluk gibi genel sağlık sorunlarının giderilmesine yarıyor.
50’sinden sonra kolonoskopi
50 yaştan sonra özellikle bağırsak sisteminin kontrolü büyük önem taşıyor. En sık görülen kanser türlerinden olan bağırsak kanserlerinin erken tanısında kullanılan kolonoskopi, çok etkili koruma sağlıyor. 50 yaş sonrası kadınlara yılda bir kez gaitada gizli kan ve rektal muayene yapılması gerekiyor.
Bazı hastalıklar belirti vermeden sinsi ilerler
Kadın hastalıklarının bir bölümü sessiz seyrediyor ve belirti vermiyor. Özellikle yumurtalık kanserinde hastanın durumunu fark edip doktora gidene kadar geçirdiği süreç hastalığın teşhis ve tedavisinde geç kalınmasına neden olabiliyor. Bu anlamda “smear” testi, rahim ağzı kanserinde yaşam kurtarıcı olarak görülüyor.
Smear testi yaparak, öncü birtakım hücreleri görüp anlamak ve gerekli tedaviyle hastalığın önüne geçmek mümkün oluyor. Aynı şey mamografi veya basit bir meme ultrasonu ile meme kanserini erken teşhis ve tedavi etmeyi de sağlıyor. Bu testlerin ne zaman ve kimlere yapılması gerektiği konusu tüm dünyada kabul edilen standartlara bağlanmış olduğu için rutin kontrollerini yaptıran kadınların büyük bölümü, ilerleyen yaşlarda önemli hastalıklardan kurtulmuş oluyor.
Risk varsa ilk mamografi 30 yaşında yaptırılmalı
Op. Dr. Nuri Ceydeli, erken dönemde, hastalarında en çok kanama bozuklukları gördüklerini, 25-30 arasındaki doğurganlık yaşlarında ise en sık meme hastalıklarıyla karşılaştıklarını söylüyor. Adet gören kadınların yüzde 50’ye yakınının ağrılı adet nedeniyle doktora başvurduklarını söyleyen Ceydeli, ilerleyen yaşlarda ise kanama düzensizlikleri, kötü huylu meme hastalıkları ve genital organ kanserlerine rastladıklarını ve bu değişiklikler karşısında yaklaşım ve incelemelerinin değişiklik gösterdiğini belirtiyor. Meme kanseri açısından risk grubunda olan kadınlar için ilk mamografi yaşının 30 olması gerektiğine dikkat çekilerek, bu riski taşıyan kişilerin her yıl mamografi çektirmesi isteniyor.
Hangi yaşta hangi test?
Adolesan dönemde: Kızlar daha çok adet düzensizliği sıkıntısıyla doktora başvuruyor. Bu nedenle kız çocuklarını 9-10 yaşındayken bile en azından bir kez doktora götürmekte yarar görülüyor. Bu mümkün değilse adet görme dönemiyle başlayan ve ergenliğe geçiş dönemiyle devam eden süreçte en az bir kez doktor kontrolü gerekiyor.
20-30 yaş arası: Bu dönemde adet düzensizliğinin yanı sıra yumurtalıklarla ilgili basit kistler veya kanama bozuklukları söz konusu olabiliyor. Doğurganlık çağında gebelik ve gebeliğe bağlı komplikasyonlar ortaya çıkıyor. Türkiye’de istatistiki olarak herkesin ortalama 2-2.5 çocuğa sahip olduğu düşünülürse, bu yaş aralığının taşıdığı önem şüphe götürmüyor.
30-40 yaş arası: 40 yaş altındaki kadınların başka bir riskleri yoksa ve önceki test sonuçları normal değerlerde çıkmışsa, kolesterol, hemogram ve kan şekeri kontrollerini yılda bir kez yaptırmaları yeterli oluyor. Ayrıca rahim ağzı kanserinin erken tanısında son derece önem taşıyan PAP Smear testinin de her yıl yaptırılması öneriliyor.
40-50 yaş arası: Bu dönemde ek bir risk söz konusu değilse kolesterol, hemogram ve kan şekeri kontrolleri, smear testi, gaitada gizli kan incelemesi, ailede risk faktörü varsa kemik yoğunluğu ölçümü şart görülüyor.