Hızlı yaşam temposu, gündelik kaygıları ve rutinleri geride bırakarak enerji depolamayı gerektiriyor.
Günümüzde uzun dinlence dönemlerinin yerini kısa ama sık çıkılan tatiller alıyor. Cuma akşamından pazartesi sabahına kadar veya bir gün izin alınarak 3-4 güne uzatılan uzun hafta sonlarını gibi. Cuma akşamı valizi kapıp ertesi sabah cennet gibi bir ortamda derin nefes almak birçoğumuz için mümkün.
Sağlık yüklü tatiller
Kısa tatillerin revaçta olmasının sebebi, ruh ve beden sağlığımız üzerindeki olumlu etkileri. Zevkimize, kesemize ve bireysel ihtiyaçlarımıza göre ‘pilimizi şarj edebileceğimiz’, günlük yaşamın stresinden uzaklaşabileceğimiz gevşeme, dinlenme ve yenilenme olanakları sunan zengin sağlık turizmi portföyü var önümüzde. İster deniz kıyısında, ister dağ başında ya da farklı bir çevrede bünyemizi birkaç gün de olsa dinlendirmek, bir de farklı kültür ve insanlarla tanışmak, düşüncelerimizi serbest bırakmak için ideal.
Şımarma yolları
Bir sahil kasabasında uyanmak, temiz havada derin nefes almak, yürüyüşler, sağlıklı bir kahvaltının ardından kendine zaman ayırma, sauna, hamam, wellness kürleri, masaj, cilt bakımı, meditasyon, yoga ve daha birçok olanak kısa tatilcileri bekliyor. Yazın pek yanına yaklaşılmayan 4-5 yıldızlı otellerdeki sağlık kürleri, iyi bir fırsat.
Sporu da ekleyin
İster kısa sürede isterse haftalar öncesinden planlanmış olsun kısa tatiller günlük yaşantımızda ihtiyacımız olan enerjiye kavuşmanın reçetesi denebilir. Tarzımıza göre seçeceğimiz sporlar da tatil sırasında stresi atmanın ve forma kavuşmanın en güzel yolu olabilir. Kısa tatillerde gittiğimiz bölgeye göre çeşitli sporlara başlayabilir veya becerinizi artırabilirsiniz. Ama tek amacınız spor olmasın. Kısa tatilden yorgun dönmeyin.
Bazı araştırmalar tatilcilerin dörtte birinin tatildeyken e-postalarına veya sesli mesaj kutularına baktıklarını gösteriyor. Yine dört tatilciden biri tatilde işine de vakit ayırmayı planlıyor. Ne yazık ki online olmanın kolaylaşması ve adeta cebimize girmesi tatildeyken iş stresinden uzaklaşmayı önleyen bir faktör haline geliyor.
İşi kenara bırakın
İşkolikseniz, hiç farketmeden tatilinizin önemli bir bölümünü dizüstü bilgisayarın karşısında geçirdiğinizi dönüş günü fark edersiniz. Araştırmalara göre çalışanların beşte biri tatile çıkmaktan ötürü işlerini yarım bıraktıklarını düşünüyor ve bundan suçluluk duyuyor. Oysa sürekli çalışmanın ve devamlı iş bitirme beklentisinin iş kapasitesi üzerinde zamanla negatif etkisi var.
Sonuç olarak çalışanlarınızla veya amirlerinizle tatildeyken diyalog halinde olun ama unutmayın ki işinize ayırdığınız zaman ne kadar önemliyse dinlenmeye ayıracağınız zaman da o kadar önemlidir. Onun için tatilde işle ilgili konuşmalar kısa tutulmalı, sınırlar konmalıdır. İşinizin sizin dinlenceye ayırdığınız zamanın her anına sızmasına izin vermeyin. Baktınız ki işiniz tatil yapmanızı bile engelliyor o zaman işinizle, mesleğinizle veya çalıştığınız endüstriyle olan ilişkinizi sorgulayın. Bu durumun belki de bir süre sonra fazla yorgunluk ve birikim nedeniyle ‘tükenmişlik sendromu’ yaşama riskine değip değmediğini kendi kendinize bir sorun.