Kısırlığa neler neden oluyor, kimlerin çocuğu olamıyor, zayıflık ve şişmanlık kısırlıkta etken midir?
İnfertilite (kısırlık), korunmaksızın düzenli ilişkiye karşın bir yıl içinde gebelik oluşmaması olarak tanımlanır. Günümüzde giderek artan bir sorun kısırlık. Yaklaşık olarak çiftlerin %10-%15'inin kısırlık problemi yaşıyor.
Kısırlığa neler neden oluyor, kimlerin çocuğu olamıyor, zayıflık ve şişmanlık kısırlıkta etken midir? Anadolu Sağlık Merkezi'nden Opr. Dr. Aytuğ Kolankaya bu soruların cevaplarını bizlerle paylaşıyor.
Modern yaşam kısırlığı etkiliyor mu?
Çağımızda çevre kirliliğinin artması, stres, nükleer artıklar, besinlerdeki genetik modifikasyonlar ve katkı olarak kullanılan hormonlar da sperm üretimini olumsuz yönde etkiliyor. Yine yaşlanmayla birlikte, sperm sayısının belli oranlarda azaldığı biliniyor. Ayrıca, cinsel performans bozuklukları da erkek kısırlığına neden olabiliyor.
Miyom kısırlık nedeni mi?
İleri yaş kadınlarda (40 yaşın üzerinde) çok sık görülen miyomlar rahim duvarında oluşan iyi huylu kas kitleleridir. Miyomların çoğu belirti vermemesine rağmen bazı şikayetler oluşturabiliyor. En sık rastlanan yakınmalar ise aşırı ve anormal kanamalar… Ayrıca, kasık ve karın ağrısı, kasıkta ve karında dolgunluk ile basınç hissi, cinsel ilişki sırasında ağrı da gelişebiliyor.
Bazı miyom türleri ise aşırı kanamanın yanı sıra ara kanamalara da neden olabiliyor. Miyomlar kadının hamile kalmasını ya da hamilelikte rahmin bebeği taşımasını zorlaştırabiliyor. Çünkü miyomlar spermin ve yumurtanın tüplerden geçişini güçleştirebiliyor ya da yumurtanın rahme yerleşmesini engelleyebiliyor. Miyom büyüdükçe üzerindeki endometrium tabakası geriliyor ve kanlanması bozuluyor. Bu durumda embriyo rahimde yerleşse bile yeterli derecede kanlanmadıgı için düşük gelişebiliyor.
Hamilelik ilerledikçe plasentayı bekleyen diğer bir problem ise miyom nedeniyle rahimde gelişebilmesi için yeteri kadar yer kalmaması. Bu sorun da sıklıkla düşük veya erken doğumla sonuçlanabiliyor. Miyomların tedavisinde genellikle ilaçlardan ya da cerrahi yöntemlerden yararlanılıyor.
Yumurtlamayan kadın kısır mı demektir?
Adet kanamaları olmayan kadında yumurtlama da olmaz. Hormon problemleri, tiroid ve böbrek üstü bezlerindeki bozukluklar, stres, aşırı kilo kaybı veya kilo artışı da yumurtlama düzensizliklerine yol açıyor. Bu hastaların çoğunda gebelik şansı düşüktür.
Dış gebelik nedir?
Gebeliğin rahim dışında bir yerde gelişmesine dış gebelik deniliyor. Dış gebelik için risk faktörleri arasında cinsel yolla bulasan hastalıklar, yapılan cerrahi girişimler, endometriosis ve apandisit sayılabilir. Dış gebelik belirtileri arasında vajinal kanama ile birlikte ya da kanama olmaksızın pozitif gebelik testi söz konusu olabiliyor.
Tanı hastanın sorgulanması, fizik muayene, vajinal ultrasonografik inceleme ve laboratuar incelemeleri sonucunda konuluyor. Dış gebeliğin yeri ve büyüklüğüne bağlı olarak gerekli tedavi planlanıyor. Dış gebelik genellikle cerrahi olarak çıkartılır ancak bazen de gebelik haftası düşük ve hastanın kontrolü mümkün ise medikal tedaviler uygulanabiliyor.
40 yaşından sonra doğurganlık nasıl değişiyor?
Genellikle doğurganlığın yaşla birlikte azalacağı kabul ediliyor. 20’li 30’lu yaşlardaki kadınların doğal şartlarda yüzde 25-30 oranında gebe kalma şansları varken, bu oran 40'lı yasların baslarında yüzde 5'e düşüyor. Üremeye yardımcı tedavilerde başarı oranını en fazla etkileyen faktör yaştır. Bunun çeşitli nedenleri var.
İlerleyen yaşla birlikte kadınlardaki yumurtaların kaliteleri bozuluyor. İlerleyen yaş ile endometriumu, yani rahmin iç tabakasının döllenen yumurtayı tutma yeteneği azalıyor. Uzmanlara göre, yaş ilerledikçe karın içi kanamalar yaparak kısırlığa neden olan endometriosis hastalığı ve rahim içinde yer kaplayan miyomlar daha sık görülüyor.
Çoğul gebelik ne demek?
Yardımla üreme teknolojilerinde (ART) çoğul gebelikler çok sık görülüyor. Özellikle yumurtlamanın uyarılması ve aşılama tedavilerinde bu sık rastlanan bir durumdur. Ciddi sorunlara yol açabilecek erken doğumları, çoğul gebeliğin anne ve bebeklerde yaratabileceği ciddi sorunları engelleyebilmek için embriyo redüksiyonu işlemi yapılabiliyor. Bu işlem ile rahim içerisindeki embriyoların sayısı azaltılıyor ve kalan bebeklerin yaşama şansı arttırılmaya çalışılıyor. Çoğul gebelikler (özellikle üçüz veya daha fazla) gebelik sırasında daha çok risk taşıyor.
Kimler risk altında?
Aşırı sıcak ortamda olan erkekler ve petro-kimya türü kimyasalların dumanı ile iç içe olanlar kısırlık tehlikesi ile karşı karşıya kalıyorlar. Çeşitli boya ve kimyasalların kanserojen etki gösterdiği de bilimsel açıdan kanıtlanmış bir gerçek. Çok sıcak ortamlarda ve sürekli oturarak çalışanlar; örneğin fırıncılar, cam ve döküm atölyelerinde çalışanlar, tellaklar ve uzun süre hiç kalkmadan otomobil kullananlar da risk altında. Ayrıca kuru temizleme sanayiinde, matbaacılık sektöründe, kaynakçılık, seramik sanayiinde, gıda sanayiinin çeşitli dallarında, maden ocaklarında çalışanlar için de kısırlık riski mevcut.
Şişmanlık kısırlık nedeni mi?
Fazla sayıda yağ hücresi östrojen dengesini bozuyor. Bu şekilde östrojen düzeyinin normalin üstünde olması yumurtlamayı önleyebiliyor. Ayrıca şişmanlık insülin salınımı artırarak erkeklik hormonunun fazla miktarda salgılanmasına neden oluyor. Böylece yumurtlamayı engelliyor. Normalde fazla kilo sahibi kadınlar kilo verdiklerinde yumurtlamaları düzene giriyor. Erkekte şişmanlık, testisleri ve sperm üretimini olumsuz etkiliyor.
Zayıflık kısırlık faktörü mü?
Çoğunluğu yağ hücrelerinden salgılanan östrojen hormonu, çok zayıf bir vücutta normal düzeyinin altında salgılanacağı için kısırlığa neden olabiliyor. Vücuttaki yağ miktarı normal değerin yüzde 15 altına düştüğünde infertilite görülebiliyor. Erkekte ise zayıflık normal sperm fonksiyonlarının ve sayısının azalmasına yol açıyor
Kimin çocuğu olmaz?
Testislerinde hiç sperm hücresi olmayan erkekler çocuk sahibi olamaz. Ancak ilerleyen teknoloji ve kök hücre çalışmalarının gelişmesi ile bu sorunun da ortadan kalkacağı öngörülüyor. Vücuttan elde edilen kök hücre sperm hücresine farklılaştırılarak testislerinde hiç sperm hücresi olmayanların dahi çocuk sahibi olabilmeleri için çalışmalar yapılıyor. Klonlama yani kopyalama tekniğinde ise sadece çiftlerden birinin genetik materyali kullanıldığından doğacak çocuk ortak bir ürün olmayıp çiftlerden birinin genetik kopyası oluyor.
Kaynak: pudra. com