İş dünyasındaki rekabet ortamı, her gün gelişen yeni sistemler ve daha başarılı bir iş kadını olma hayalleri kadınların panik atağa yakalanmasını tetikliyor.
Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, çağın hastalığı haline gelen panik atak rahatsızlığı ve iş kadınları üzerindeki etkileri hakkında bilgi verdi.
Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz'un verdiği bilgiye göre mükemmeliyetçi, hassas, titiz, başarılı olma konusunda hırslı kadınlar, panik atak konusunda daha çok risk taşıyor. Vurdumduymaz, gamsız ve dağınık bir görünüş arz eden kadınlar ise panik atak tehlikesinden çok daha uzak. Bu yüzden panik atak zeki ve güzel kadınlarda daha sık görülüyor. Panik atağın beynin kötü bir şakası olduğunu belirten Yavuz, "İnsan beyni milyarlarca bilgisayardan oluşmuş devasa bir network gibidir. Henüz keşfedilmeyi bekleyen birçok özelliği vardır. Beynimiz neden vücuda şaka yapmak istiyor ve neden yanlış alarmlarla vücudumuzu aldatıyor? Bunu henüz bilmemekteyiz. Belki de canı eğlence istemektedir. Ama bildiğimiz bir şey var ki; panik atak en acil ve tedavi edilmesi gereken önemli bir hastalıktır" dedi.
Ancak bu kadar önemli olmasına rağmen panik atağın insanlar tarafından çok önemsenmediğini vurgulayan Mehmet Yavuz, panik atak hastasının en önemli sıkıntılarından birinin hastalığını etrafındaki yakınlarına anlatamaması ve kendisini ifade etmekte zorlanması olduğunu söyledi. "Çünkü insanlar onun fiziksel bir rahatsızlığının olmadığını görerek, onun yoğun olumsuz ruhsal tablosunu hiç umursamazlar. Kişiye adeta ölümlerden ölüm seçtirmesine rağmen, kişinin çevresi tarafından en az ciddiye alınan hastalık panik ataktır" diyen Dr. Mehmet Yavuz panik atak yaşayan kişilerin her gün ölüm hissini yaşadığını ve ilaç, sağlık merkezleri, hastalıklar konusunda kendini sürekli geliştirme ihtiyacı duyduğunu belirtti.
'Panik atak hastaları rahatsızlıklarını çevresindekilere anlatmamalı'
Panik atak hastalarının, rahatsızlıklarını doktorları dışında çevresindekilere anlatmaması gerektiğini, ancak genelde hastaların olur olmadık kişilere hastalıklarını anlatarak rahatlamaya çalıştıklarını söyleyen Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz bu durumdan kaçınılması gerektiğini, aksi durumda bu davranışın hastalığı daha inatçı yaptığına dikkat çekerek, "Panik atak hastası kesinlikle bir başkasının hastalık hikâyesini dinlememelidir. Nasıl olmuş, nasıl hastalanmış, nasıl tedavi görmüş, hangi tetkikler yapılmış bu tür sorgulamalardan uzak durmalıdır. Hastanelere ya da evlere hasta ziyaretine gitmemelidir. Taziye ziyaretine asla gitmemeli, vefat eden kişinin nasıl ve neden öldüğünü asla sorgulanmamalıdır. Bütün bu yasaklamalara hastalık yatışana kadar en az 6 ay -1 yıl uyulmalıdır" dedi.
Panik atak ve depresyon gibi rahatsızlıkların, beynin bazı bölümlerinin fizyolojik olarak aksamasından kaynaklandığını hatırlatan Dr. Mehmet Yavuz, "Özellikle sol prefrontal korteks psikolojik dünyamızı şekillendiren ve düzenleyen merkezdir. Psikolojik bozukluklar, prefrontal korteksin iyi çalışmaması ya da aksaması sonucunda ortaya çıkar.
Biz yaptığımız araştırmalarda sol prefrontal korteksin yanında sağ oksipital korteksin de psikolojik hayatımızı yönlendirdiğini tespit etmiş durumdayız. Ama ağırlık prefrontal kortekstedir. TMS (Transkranial Manyetik Stimülasyon) ile başta sol prefrontal korteks olmak üzere bu iki bölgenin bir nevi resetlenmesi, panik atak ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların düzelmesine ve hastalığın temelden çözülmesine neden olmaktadır.
Panik atak hastaları ilaçlara güvensizlik duyarlar. Bu nedenle TMS uygulamaları onlar için ideal çözüm olabilir. TMS tedavisi esnasında eğer ilaç kullanılıyorsa ilk etapta bunları kesmemelidir. Sonraki süreçte zaten ilaçlara duyulan ihtiyaç azalmakta hatta tamamen ortadan kalkabilmektedir" dedi.
Kaynak: anka